’Eğer onlar o tarikat üzere istikamet etseydiler, elbette biz onlara çok bol su içirirdik.( çok bol mal ve geniş geçim verirdik). ‘’ (Cin Suresi,16)
Bizim burada ele alacağımız konular: Tasavvufun tarifi, menşei, tarihçesi, Kur’an ve sünnet’den delilleri, ehli tasavvufun halleri gibi konular olacaktır.
TASAVVUF NEDİR?
Lugatta: “Yün giymek” anlamındaki Tasavvuf kelimesinin ıstılahı olarak pek çok tarifi yapılmıştır.
Ayni şekilde bu kelimenin, “Safa” (Safiyet) ve Resul-i Ekrem (Sallu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz döneminde Mescid-i Nebevi’nin sofasında kalan zahid, hafız-ı Kur’an, alim ve takva ehli sahabiler hakkında kullanılan “Suffe” kelimelerinden geldiği de söylenmiştir.
Hangisi kabul edilirse edilsin, Tasavvuf kelimesinin kaynağının Asr-ı Saadette olduğunda şüphe yoktur.
Her süfi, içinde bulunduğu hale ve döneme göre kendisine daha önemli gelen veya durumun icabettirdiği noktalara ağırlık vererek Tasavvufu tarif etmiştir.
Hatta bu sebepten ötürü, aynı kişinin Tasavvufu birden fazla şekilde tarif ettiğini de görebilmekteyiz.
Ancak burada esas konuya geçmeden önce önemli bir hususun altını çizmek gerekir. Tasavvuf, alıştığımız manada bir “Müsbet bilim” veya İslami anlamda bir “Zahiri ilim” değil de bir “Hal ilmi”, bir “Batıni-ruhi tecrübe” olduğu için, onu tanımanın en sağlam ve gerçekçi yolu, onu tariflerde aramaktan ziyade onu fiilen yaşamaktan geçer.
Bu söylediğimiz, Tasavvuf hakkında yapılan tanımların onu hiç aksettirmediği (yansıtmadığı) anlamına elbette gelmemektedir. Fakat işin özünün bu olduğunu da hatırdan çıkarmamak durumundayız...
Konumuza dönecek olursak; Tasavvuf hakkında yapılan tariflerin ortak bir özelliği vardır. 0 da, hemen hepsinin, Kur’an-ı Kerimden bir yahut birkaç ayete veya Resul-i Ekrem(Sallu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’in hadis-i şeriflerinden birisine yahut birkaçına dayanıyor olmasıdır.
Örnek olarak burada bunlardan birkaçını zikredecek olursak; Cüneyd-i Bağdadi(Kuddise Sırruhu) ye göre Tasavvuf “Bütün varlıklar ile alakayı kesip, -u Teala ile beraber olmaktır.’’
Onun bu tarifi, Kur’an-ı Kerim’deki şu ayetlerden e benzerlerinden alınmış gibidir:
“Onlar, ne ticaret, ne de alış verişin, kendilerini ’ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden korkarlar.”
(Nur Suresi:37)
“Rabbinin ismini zikret ve bütün varlığınla (herşeyi bırakıp) O’na yönel.”
(Müzzemmil Suresi:8 den)