13 Nisan 2012, 01:13
|
#180 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
Herhangi bir yerde aynaya rastlayana kadar kaçabiliriz kendimizden ya da gözlerimizi hep kapalı tuttuğumuzda.
Sadece gördüğümüzden mi ibaretiz? Bütün insanlar, sadece gördüğümden mi ibaret? Bütün yargılamalarımız sadece gördüklerimiz yüzünden mi? Böyle çok soru sormam rahatsız eder mi? Neden hep başkalarını düşünerek adım atmak zorunda kalıyoruz. Diğerleri, hiç tanımadıklarım, belki sokakta yanlışlıkla çarptığım bir kadın, bozuk parasını yere düşüren bir adam, ayakkabısının bağcıkları açılmış küçük bir kız çocuğu, pantolonu çamura bulanmış minik adamlar, işte onlar.
Diğerleri.
Onların sınırlarına kadardır benim özgürlüğüm değil mi? Haddim de bir yere kadardır.
Bir daha belki hiç rastlamayacağın insanlara gösterdiğin saygıyı ve anlayışı hiçbir zaman en yakınında olana gösteremiyor insan.
Sorun tam da burda çorap söküğüne özeniyor işte.
Adını, soyadını, yaşını, yaşadığı yeri, ailesini, yaşantısını, okulunu, işini, duygusunu, düşüncesini, tarzını, fikrini, olurunu, olmazını, gelmişini geçmişini ...
- Burda noktalı yere küfür bekleyenlerimiz de olur ya, geçiyoruz. -
devam edelim, gelmişini geçmişini'den.
Yani şöyle, o bütün saydıklarımı bildiğimiz insanlar vardır.
Yanımızda, önümüzde, sağımızda, solumuzda, yönü fark etmiyor. Bizimle olan insanlar işte.
Ve biz onlara hiçbir zaman, diğerlerine gösterdiğimiz tahammülü gösteremeyiz.
Ne bu?
Sevgi arsızlığı mı? Şımarıklık mı?
Güven mi?
Alışmak mı?
Sevgi mi?
Kuvvet mi?
Güç mü? Hangisidir buna sebep? Çok güvendiğin için mi tek kelimeyle bırakabilecek kadar gözü dönmüştür. Çok alıştığın için mi tek hareketle mazide bırakabilmişsindir. Çok sevdiğin için mi artık yanında değildir.
Çok kuvvetli bir sevgi olduğu için mi tanımamazlıktan gelinir. Çok güçlü bir sevgi olduğundan mı, yalnızlığınız? Yalnızlığımız.
Yalnızlık eğer ortaksa herkeste, o zaman hiçbirimiz yalnız değiliz.
Nerelerden geldik buraya?
Kaçmak diyorduk, bile bile en dibe.
Karanlıktan korksan bile, kaçmak.
Koştukça ardında kalan kocaman karanlıklar, telafisi olmayan.
Ve insanlar, en az karanlık kadar ürkütücü ve en az karanlık kadar sonsuz.
Yanlış yapıyoruz.
Daha hızlı koşmalıyız.
Ve bazen kedi olmak isterdim, sırf bunun için. Haddini aşmadan sev beni parmak uçlarınla.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |
| |