Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
Biraz saçmalayacağım iyi geliyor.
Gibi gibi..
Mutluymuşum gibi değil, mutluyum.
Güzel şeyler oluyor, mesela güneş açıyor her gün,
sıcaktan bunalanlar oluyor.
Mesela akşam buz kesiyor yine hava, üşüyenler sarılabiliyor birbirine.
Güzel işte, değil mi?
Güzel şeyler oluyor, mesela kuşlar çok neşeliler.
Kediler bu ay içindeki görevlerini yerine getirmenin haklı gururunu yaşıyorlar.
Kimisinin kuyrukları kesik ama ölmemek için koşuyorlar, güzel işte.
- Ama değilmişim gibi.
İşte bunu söyleyince sanki her şey boka sarıyormuş gibi geliyor.
Size de öyle oluyor mu? Her şey çok güzel gidiyor, sonra adı batasıca bir şarkı çalıyor.
- N'oluyoruz ya?
O zaman dinlemeyeceğiz, zaten kulaklarımızdaki iç sesimiz bize bir ömür yeter. Şarkıların gözü kör olsun diyoruz ama, içimiz?
Tuhaf.
En kötüsü de budur zaten, tuhaf. Garip şeyler oluyor, çok garip.
İç sesim kabalaşıyor, ulan olmadığın yerde var gibisin, olduğun yerlerde yoksun sen.
Aklın yok en önemlisi.
Mutluyum demekten çekiniyorum, hoş çekinecek bir şey yok.
Ama mutsuz olduğum yanlarım çok üstüme geliyor.
- Lan bir yürü git, psikopat seni! ( İçimdeki canavar )
Sanki oscarlık bir oyun içindeyiz, öyle mutluyuz ki bütün oyuncular.
Bir yandan da rolüne kendini kaptırmış kötü adamlar var, onlar olmasa..
Neyse, hiçbir şey umrumda değil.
Bir yere kadardır her şey, ömrün de bir yere kadar, ömründe yer kaplayanlar da bir yere kadar.
Hepsi bir yere kadar gelirler seninle.
Belki de o yerdeyiz, neden zorluyoruz?
Hayatını ölç bakalım kaç cm?
Bu cümleye başlarken şimdi bir mesaj geldi, ağzım kulaklarıma kaçıyor.
- Tutun!
Ah bir de parmağım acıdı.
Dün bir hayli yayıldı bu parmak durumu, kendim tatlı değilim belki ama canımın tatlı olduğu konusunda çok iddialıyımdır.
Haklıyım, derin kesildi biraz.
- Biz ne yaralar gördük reis, parmak kesiği nedir ki?
diyen olmuştur eminim.
Görenler pek öyle demedi!
- Oha Cansu nasıl becerdin bunu?
Babacığım İzmir'den geldi dün, oyş. Her gün telefonda arayıp güzel kızları buldun, dönesin yok diye diye döndürdüm adamı!
Kapıyı açtım,
- Benim kızım parmağını kesmiş, gazetelerde okudum.
+ Evet baba, çok kötü ( burada çocuklaşıyorum ) ve arkadan annem
> Sosyeteye rezil oldu, arkadaşı aramış sen tost yaparken parmak kestiysen yemek yaparken toprağa koyarız demiş.
- Oy oy kızım.
Neyse burada ben gülme krizleri geçiriyorum tabii !
İzmir'den ne getirir insan?
Balık!
İzmir kokuyordu babam, Karşıyaka kokuyordu. Çıldırasım geldi o an, neden o kokuyor da ben kokmuyorum!
Burayı da geçelim, of bir yazasım gelmiş.
Ha ciddi anlamda cicili bicili bir günlük alasım geldi.
Şey bir de dans kursuna yazıldık.
Eyvahlar olsun, gideceğiz bugün, hoca taş.
Biscolata erkeği gibi ehe.
Bizzat tango eğitimi almak istiyorum sizden diyeceğim!
Hep beraber halay çekelim ya da bilemedim.
Bak şimdi keyfim yerine geldi, zaten yerindeydi.
'' Ben de bir aşk var onu hep yanlış kalplere bıraktım.
Ben de bir aşk var onu soğuk yataklarda harcadım.
Tutuk dileğimi neden köksüz ağaçlara adadım.
Ben de bir aşk var onu hep kırık yelkenlere bağladım. ''
Buraya kadar her şey iyi giderken, şu cümleyle beni bitiriyor ve bir yanım cızz ediyor.
Nefesim kesiliyor gibi oluyorum, nedensiz.
Belki de çok nedeni vardır ama asıl nedeni kalabalıkta bulamıyorum. Senin gökyüzünde benim yerim yoktu.. T U H A F.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |