10 Mart 2012, 17:09
|
#154 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
Biliriz, anlık unutkanlıklara yarar şişeler.
Belki de daha çok hatırlamamıza sebep olur, bile bile yürürüz ateşe.
Yaptığımız her şeyin bedeli vardır ve bunu da ağır ödeyeceğimizi bile bile devam ederiz.
Önümüze dizdiğimiz boy boy ve renk renk şişelere anlatmak için derdimizi, sıvarız kolları.
Önce bir yudum alırsın, elbette kesmez, yavaş gideceğine söz verirsin kendi kendine.
Yavaşta gidersin birkaç dakika, sonra nedense zaman hızlanır.
Hızlandırılmış anlar gibi, elin bir şişeye bir ağzına gider durur, saniye başına belki de 3 yudum çekersin.
Kafanda bir şeyler uçuşur. Midende doktorasını tamamlayan kelebekler, yavaş yavaş boğazından tırmanırlar beyine.
Ve beyindekiler midedekiler kadar da masum değildir. Heyecan değil, acı çektirmek için gelmişlerdir.
Oldum olası koyu renkli kelebeklerden korkmuşumdur. İşte bunlar onlardan, yok öyle rengarenk çiçeklerin, dalların üzerine konan kelebeklerden. Tükendi onlarda, bir tutam ömürlerinin içine sıçtım ve defolup gittiler.
Neyse işte, bu duruma da alıştırdım kendimi. Sonuç olarak, şişelerde anlamıyor beni.
Zaten anlamayacaklarını biliyordum, hepimiz biliyoruz, yani zorlamanın da pek anlamı yok.
Hani hep çalışırken çizeriz ya yazılanların altını, işte öyle yapıyorum.
Altını çiziyorum yine, daha çok nefret etmemi sağlasın diye.
Altını çiziyorum ki, hiçbir zaman gözden kaçırmayayım, yapılanları.
Hiç unutmayayım diye, en fosforlu kalemle çiziyorum durmadan. Bıkmıyorum.
Sonra bir şey daha söylemek istersin.
Öyle çok konuşmuşsundur ki '' derdini '' anlasın diye, belki 2 saat, belki 3..
Hiç durmadan, beni anla diye bağırmak istemişsindir, olmaz.
Sesin de yavaş yavaş kısılmıştır.
Boğazında düğümlenen cümlelerin vardır bilirsin, o beynindeki koyu kelebekler de ısrar ediyordur '' susma '' diye.
Ama susarsın..
Cevabın olmadığından değil, cevabını umursamadıklarından susarsın.
Sonra düşünürsün, cidden boş birçok şey.
Okuyorsun değil mi? Keyfin yerinde.
Seni düşünen, yanında olan bir ailen var değil mi? Tuzun kuru.
Canın sıkıldığında, hissedip kapını çalan dostların var değil mi? Bulup da bunama.
Ve sustuğunda sakın korkma, böyle daha çok şey anlatacaksın.
Demek ki böyle daha çok anlayacaklar.
İçinden de bir şeyler kopar gider ya, bu sefer içimi de kopardım. '' I'm not scared! ''
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |
| |