Bir Müslüman diğer Müslüman kardeşine çeşitli şekillerde yardımda bulunur. Bu yardımların bir kısmı maddî şekilde olduğu gibi, daha güzeli ve tesirli olanı mânevî yardımdır. Meselâ duâlarında onun bağışlanmasını, günahının affolunmasını, Allah’ın rızasına ermesini ister. Tahiyyatta iken “Allah’ım, beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla” mânâsında yaptığımız dua bunun bir yapacağı en iyi yardımın, ona gıyabında yaptığı dua etmek olarak ifade eden Peygamberimiz (a.s.m.) müminlerin mânevî açıdan birbirlerine destek olmalarını tavsiye etmektedir.
Diğer taraftan, hayatta olan insan rahmete, duaya ve sevaba ölmüş insandan bir bakıma daha fazla muhtaçtır. Çünkü hayattaki kişi, devamlı sûrette şeytan, nefis ve çevresiyle mücadele halindedir. Mü’min kardeşleri onun mânen imdadına yetişir, duâları, ibadetleri ve sevaplarıyla onu desteklerse bu mücadeleyi kazanma ihtimali kuvvet bulur. Kur’ân ise bu hususta en büyük şefaatçi ve destekçidir. Bir insanın din kardeşine Kur’ân’ı şefaatçi yaparak duâ etmesi ve onun sevabını bağışlaması kadar güzel ne vardır? Böyle bir yardımlaşmanın olmamasını düşünmek, mü’minler arasındaki mânevî bağların, irtibatların mevcut olmadığını iddia etmek olur.
Sorularlaislamiyet