27 Şubat 2012, 11:27
|
#51 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kûl içindє kôz..
Deniz, fırtına yok bugün. Biraz daha durgunsun, biraz daha kırgın.
Aşk olsun sana çocuk demeyeceğim, artık büyüdün.
Damla doğdun, Deniz öldün, Okyanus oldun...
İyi ki doğdun Deniz. Günaydın...
Sabah sabah yazasım geldi, matematiğin etkisi belki de, bilemiyorum.
Sabahları erken kalkmaktan bünyem sarsıldı artık.
Yağmurlu bir İzmir'den merhaba! demeyi çok seviyorum.
Ama karlı bir Ankara'dan günaydın demek daha cazip geliyor bana. '' Yağmur yağıyor.
Çık dolaş. İnsanların yüzüne bak. Ama onları asla önemseme. Sevme. Bağlanma. Çünkü giderler. Hepsi gitti. Eve git. Bir kahve yap kendine..ellerinin arasına al onu. Çünkü hava soğuk. Üşümüşsün. Sana asla sarılmayacak biliyorsun işte. Seviyormuş gibi yaparken bile sarılmayacak..
Bu yüzden kahveyi sev. Onlar asla bırakmaz seni. Uyu. Ama onu düşünme.
Özleme. Çünkü ne zaman özlesen rüyalarına girer. Bilirsin işte. Kaç kere uykundan uyanıp bir sigara yakmadın ki. Ne zaman yatakta defalarca dönüp yeniden aynı rüyayı görmek isteyip göremeyince güne berbat bir şekilde uyanmadın ki. Bu defa isteme. Sımsıkı sarıl yastığına ve uyu. Biliyorsun işte , O asla sarılmayacak. '' Çok güzel anlatmış birisi beni, benim cümlelerim havada kalır vesselâm.
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
| |