Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Sinema Akımları
ÖZGÜR SİNEMA (FREE CINEMA) "Özgür Sinema" İngiliz Sinema Enstitüsü'nün Deney Komitesi'nce desteklenen, genç yönetmenler tarafından başlatılan bir hareket olarak 1955 yılında ortaya çıkmıştır. Genç sinemacıların maddi engellerle karşılaşmaksızın serbestçe film çevirmelerini sağlamak amacını güden bu hareket, tanınmış İngiliz eleştirmeni Lindsay Anderson'ın önderliğinde yola çıkmıştır. Burada maddi engellerle kastedilen çok büyük bütçelerle çevrilmiş filmlerin İngiliz sinemasına gölge düşürmüş olmasıdır. J. Arthur Rank'ın Hollywood'la rekabete girişmeye kalkışması, geniş bütçeli filmlere el atması yanlış bir adım olmuştur. Rank, büyük Amerikan yapımevlerine bağlanmak zorunda kalmış; en iyi yönetmenlerden başlıcaları Amerikan ortaklıkları tarafından tutulmuş; televizyon, İngiliz sinemasındaki bunalımı arttırmıştır. Bağımsız yapımcılar, finanse edecek öz kaynakları olmadığından yatırım kaynaklarını kendi dışlarından sağlamaya çalışmakta bazen de başarılı olamamışlardır. Bu dış kaynaklardan birisi Amerikan şirketlerinin İngiltere'deki dağıtım şubeleridir. İngiltere'deki mali kuruluşlar, genellikle film yapımcılarına karışmamayı yeğlemişlerdir. Milyonlarca dolarlık büyük bütçeli filmler kapalı gişe oynarken bağımsızların ürettiği filmler, seyirciyi televizyon karşısından çekememiştir. Dolayısıyla televizyonun olumsuz etkisiyle kapanan sinema salonlarının büyük çoğunluğu, bağımsız yapımcıların filmlerini gösterenler olmuştur. Bunun sonucu da "Özgür Sinema"nın bir ara getirdiği canlılığa rağmen İngiliz sinemasının sanat açısından can çekişir duruma gelmesidir. 1955-1960 yılları arasında varlık gösteren İngiliz "Özgür Sinema"sı filmlerinin bazılarının vurguları, John Grierson tarafından 1929'da çevrilmiş Drifters (Balıkçı Tekneleri) gibi belge filmleri anımsatmaktadır. Özgür Sinema 1959'da "Tutum, stil demektir; stilse tutum" manifestosunu savunan bir akımdır. Bu akım, şiirsel gerçekliği ile sanatsal sinemanın gelişimine katkıda bulunmuş olsa da uzun süreli sponsor bulamadığından bir grup arkadaşın film yapımcılığından öteye gidememiştir. İngiliz Özgür Sineması 1956'da Lindsay Anderson, Karel Reisz, Tony Richardson tarafından yönlendirilen, Anderson ve Reisz'ın editörü oldukları Sequence (1946-1952) dergisinde düşüncelerini yayımladıkları İngiliz belge hareketidir. Politik atmosfere de yansıyan bu akım, Yeni Sol'unbaşlamasıyla ticari İngiliz sinemasını da etkilemiştir. Basılı bir açıklamada bu akımın amacı şöyle açıklanmıştır: "Biz bu davranışımızla özgürlüğe inandığımızı göstermeye çalışıyoruz." İNGİLİZ ÖZGÜR SİNEMASININ YÖNETMENLERİ VE FİLMLERİ 1- LINDSAY ANDERSON Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
1950'lerin Özgür Sinema hareketinde önemli rol oynayan bir yönetmen, kuramcı, eleştirmen, yazar ve belgeselcidir. Genellikle sürrealist film tekniklerini kullanarak İngiliz sinemasındaki sıradanlığı küçümsemiş, geleneksel mizahın sınırlarını aşarak izleyiciyi şaşırtan keskin hicivli ve sosyal içerikli filmler yapmıştır. Brecht'in şu sözünden yola çıkarak gerçeğin dünyanın aynası olmadığını vurgulamıştır: "Gerçeklik, gerçek olan şeylerin değil, onların gerçekte ne olduklarının gösterilmesi işidir." Buna rağmen Bağımsız Sinema'nın ilk belge filmlerinde Brecht'in etkisi çok belirgin değildir. Örneğin, geriye dönüşler ve doğal oyunculuk içeren This Sporting Life (Sporcunun Hayatı), sanatsal kaygıya rağmen öykücü bir gelişimin klasik modeline boyun eğmektedir. Anderson'ın sinemasal dili, dünya görüşünü ortaya koymaktadır. Anderson, çalışan sınıfın hayatının sergilenmesi gereğini belirtmiş; bu anlayışı ile İngiliz film yapımcılığına canlılık getirmiştir. Anderson ile yapılan bir röportajda O'na şu soru yöneltilmiştir: "Tony Richardson ve Karel Reisz ile birlikte ilkeler manifestosuna dayanan Bağımsız Sinema akımını çok da nif duygularla oluşturmadınız, öyle değil mi?" Anderson'ın verdiği yanıt ise şaşırtıcıdır: "Filmlerimizi gösterime sunmak için bir akıma ihtiyacımız vardı ve Bağımsız Sinema manifestosu bu nedenle ortaya çıktı. Bu, tamaen yanlıştır diyemeyiz fakat aynı duyguları paylaşan, aynı filmleri yapmak isteyen bir grup insanın bir araya gelerek, sadece manifestoya dayanarak film yapmış olduğu izlenimi oluştu fakat bu doğru değildir. Manifesto, elbetteki bizim bir yansımamızdır; fakat ne benim ne de bizim içimizden bir başkasının bu manifestodan etkilenerek filmlerimizi yaptığımızı sanmıyorum." Lindsay Anderson'ın 1956'da çevirdiği O Dreamland (Ey Hayaller Ülkesi) O'nun ilk belge filmidir. Film, Margate'taki bir lunapark çevresinde çağdaş dünyanın huzursuzluğunu ortaya koyabilme başarısını gösterir. Kitlelerin alışkanlıklarına saldırmaktadır. 1957'de çektiği Everyday Except Christmas (Noel'den Başka Her Gün) ise "Covent Garden" marketinde geçen hayatı yansıtır. İnsancıl ve arkadaşça yaşayan meşgul ve çalışkan insanların yaşamlarından duygusal bir kesit sunar. Birbirlerine tek bir kötü söz dahi sarfedemeyen güleryüzlü insanları pozitif bir bakış açısıyla portrelemektedir. Bunlardan başka Anderson'ın 1963'te çektiği This Sporting Life (Sporcunun Hayatı) adlı bir filmi daha vardır. 2-KAREL REISZ Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Oxford Üniversitesi Film Bölümü tarafından çıkartılan dergi için yazarlık ve Sequence dergisinde de filmlerin estetik ve ahlaksal yönlerini içeren araştırmalarıyla film eleştirmenliği yapmıştır. Karel Reisz'ın 1960'ta çektiği Saturday Night and Sunday Morning (Sevişme Günleri) adlı filmi O'nun ilk uzun filmidir. Bu filmin yapımı Tony Richardson'a aittir (Woodfall Films / British Lion). Filmin özgün senaryosu, Alan Sillitoe'nin romanının uyarlamasıdır. Nottingham işçilerinin yaşam biçiminin maddi koşullarını yansıtan bu filmde bir adamın davranışı, duyguları, düşünceleri, özlemleri ve yanılgıları toplumun genel durumu ile verilmektedir. Filmin kahramanı Arthur Seaton, sırasıyla sempatik ve güçsüz, çelişkilerle doludur. Ne tam olarak iyi, ne de tam olarak kötüdür. Diğer insanlara benzeyen bu insanın neden kabul edemediğini bile bilmediği bir evrendeki başkaldırısı son derece beceriksiz ve kör bir biçimde dile getirilmektedir. Filmin amacı kişileri tanımlamak için gerçeği göstermektir: Sisli, çirkin, kömür karası Nottingham şehri; sersemleşmenin, düşünce yokluğunun, ustabaşı korkusunun, ilkel antikomünizmin işçileri gerçek köle robotlara dönüştürdüğü fabrika; uyuşturucu televizyonla standartlaştırılmış küçük konfor; cumartesi akşamının içki alemi, pazar sabahının balık partisi, cinsel ilişkiler ve panayırdan ibaret eğlenceler. Ancak bu göz boyayıcı koşuşturma, ertesi günün acı manzarasıyla daima bozulmaktadır. Karel Reisz'ın Özgür Sinema'ya kazandırdığı bir diğer film ise 52 dakikalık bir belgesel niteliği taşıyan ve sponsorluğunu Ford Motor Company'nin yaptığı We're the Lambeth Boys (Lambeth Çocukları-1957)Õdur. 3-TONY RICHARDSON Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İngiliz Özgür Sineması adına Karel Reisz ile birlikte Momma Don't Allow (Annem İzin Vermiyor-1956) adlı filmi yazmış ve yönetmiştir. Bu film, dans salonları çerçevesinde İngiliz gençliğinin durumunu ele alır. Tony Richardson, ayrıca The Entertainer (Sahte Tebessüm-1960) ve Look Back in Anger (Öfke-1958) adlı filmleri çekmiştir. Look Back in Anger, John Osborne'un oyunundan uyarlamadır. Bu oyun ve filmi ile Tony Richardson ve John Osborne "Angry Young Men" hareketini başlatmışlardır. Bu film, (örneğin; pazara bir Hintli satıcının gelip yerleşmesi sırasında cesur insanların gösterdiği gizli ırkçılıklarının gerçek bir görünümüyle) küçük bir taşra kentinin kasvetli muhitinin ödünsüz ve nesnel bir portresidir. 4-JACK CLAYTON Jack Clayton'ın İngiliz Sinema Tarihi açısından büyük bir olay olan filmi Room at the Top (Tepedeki Oda-1959) parayı gerçek aşka tercih eden bir adamın öyküsünü anlatmaktadır. Bu filmin gerçekçiliğe uymayan yanı, çevirim senaryosunun tekniği ve diyaloğundaki parlaklıktır. 5-ALLAN TANNER Allan Tanner'ın filmi: Nice Time (İyi Günler-1957). 6-LORENZA MAZZETZI Lorenza Mazzetzi, Together (Birlikte-1956) adlı filminde iki sağır ve dilsiz gencin dayanışmasını dokunaklı bir dille anlatır. Yeni Sinema Yeni Sinema akımı 1960larda Brezilyada yayılmaya başladı. Amacı yabancı etkilerden uzak olarak kendi film kültürlerini oluşturmaktı. NELSON PEREİRA DOS SANTOS, GLAUBER ROCHA VE RUY GUERRA gibi yönetmenlerin bayrak taşıyıcılığını yaptığı "Yeni Sinema" akımı kendi ülkelerindeki ve dünyadaki sinema izleyicilerine, toplumsal adaletsizliğin egemen olduğu bir ülkenin gerçeklerini, bazen bir belgeselin gerçekliğiyle bazen de Brezilya kültürünün izlerini taşıyan simgeleri kullanarak gözler önüne sermektedir. Yeni Sinema elemanları yaptıkları filmlerde, anlatımdaki özgürlükleri ve yapımdaki bağımsızlıkları açısından örnek gösterebilecek bir akımdır. 1967 sonrasında dünyadaki gelişmeler siyasal, sosyal ve ekonomik alandaki bunalımlar Yeni Sinemacılara büyük bir darbe vurdu. Toplumsal içerikli konulardan uzaklaşılarak renkli karnaval ve eğlence havalarına ilişik konular yer aldı yeni filmlerde. Açlığın, tutkunun ve şiddetin sineması olan Yeni Sinema böylelikle yeni bir boyut kazandı ve gerçek amacından uzaklaştı. Bu akımın temsilcileri GLAUBER ROCHA (TERRA EM TRANSE /Kendinden geçmiş ülke) ANTONİA DES MORTES (Borrauanto /Fırtına) RUY GUERRA (Os café jestes /Arzu plajı) Deneysel Sinema Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü Deneysel Film için "Sinemada alışılmışın dışında yenilikler deneyen film çeşiti " tanımını veriyor. (Özön, 1981:78) Kantz ise Deneysel Sinemayı açıklarken özgün ve gelenekselden ayrı çalışmalar yapan kişileri kapsar demektedir. Sabri Kalıç ise Deneysel Sinema adlı yapıtında her yenilik getirmiş film Deneysel filmdir diye açıklar. Deneysel Sinema hakkında tanımlar birebir yapılanı açıklamaya yeterli olmadığı gibi; bu çalışmaları da adlandırırken bir karışıklık söz konusudur. Kaliç Deneysel Sinemayı adlandırmak için; underground (yeraltı) sinema, Avant Garde (öncü) Sinema, Independent (Bağımsız) Sinema ve Expeirimental (Deneysel) Sinema gibi terimler kullanılmaktadır. Deneysel filmleri tanımlamanın en iyi yolu onların "Tanım kabul etmez "oldukları gerçeğini görmektedir. Deneysel film ne anlatısal kurmaca ne de kurmaca dışı şeklinde organize edilmemiş filmdir. Film araştırmacıları deneysel veya avant-garde (öncü) filmi kurmaca film, belgesel film ve tartışılır biçimde canlandırma ile beraber film yapımının temel biçimlerinden biri sayarlar. İsminden de anlaşılacağı gibi deneysel film mutlaka olmasa da sıklıkla seyircinin sinemada normalde bulunmayacak belirli performanslara veya sunum türlerine tepkisini dener. Böyle filmler genellikle avant-garde'dır ve isteyerek veya istemeyerek seyirciyi şoke eder veya şaşırtır. Tüm sinema içinde diğer görsel sanatlara ve onların avant-garde'larına en yakın olma eğilimi deneysel sinemadadır. Deneysel film çekimlerinden dünya sinemasından örnekler verecek olursak şu filmleri sayabiliriz : Deneysel film çekimlerinden örnekler TONY CONRAD (Flicker / Kırpışma, 1966) ANDY WARHOL (Sleep / Uyku, 1963) LOUİS DELLUC (Fievre) LOUİS BUNUEL (Un chien andolou /Endülüs köpeği) VİKİNG EGGELİNG (Diagrol symphanien /Çapraz Senfoni) HİS Manifestosu Herkes İçin Sinema Mayıs 2001 istanbulda yayınlanmış manifesto. 3 maddeden ibarettir. Şöyledir: Herkes İçin Sinema 1. Sinemacılar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde filme çekmişlerdir, oysa önemli olan onu değiştirmektir. 2. Önceki ve sonraki maddelerin aksine, bu madde yazıldığı ve okunduğu anda bitmiştir. Hala yaşanıyor ise, -kayıt edilsin veya edilmesin- herkes film çekiyor olmalıdır. 3. Sinema yapmak amaç değil başlangıçtır. Nihai hedef ise yaşamın sinemaya dönüştürülmesi, sinemacıların yok edilmesi ve herkesin sinema yapabilmesidir. (*) İş bu manifestonun orijinali buğulu bir ayna üstünde yazılı idi. Manifestonun kaydından sonra buğu yok oldu ve geriye sadece "ayna" kaldı..! Mayıs 2001 Not: HİS, 2001 yılından beri var. Kendilerinin "yazıları okunarak anlaşılan bir pratik içinde olmadıklarını" söylüyorlar. Zaman içerisinde manifestodan hareket eden ve HİS atölyeleri kuran gruplar olduğu biliniyor. Cinéma Pur ( Arı Sinema ) Arı bir sinema sanatı arayışı içinde kimi avantgardistler öyküden ve içerikten tümüyle bağımsız filmler yaratmaya çalıştılar. Filmi sadece dramatik ögelerinden değil, aynı zamanda fotografik ve belgesel unsurlarından da arındırmaya çalıştılar ve bir anlamda "zamanda resim" yapmayı denediler. 1924 yılında ressam Fernand Léger'in Ballet mécanique adlı filmi fotografik malzemeye dayanan ilk soyut filmlerden biridir. Cinéma Pur akımının en önemli filmlerinden biri René Clair'in yine 1924 yılında çektiği, dadaist etkilenmeler barındıran Entr'acte'tır. |