Cinsel gelişmenin başlama yaşı cinsiyet, ırk, iklim ve çevre koşulları, beslenme ve kalıtsal özelliklere göre farklılık gös-terir. Kız çocuklar, erkeklerden ortalama 2 yıl kadar önce ergenlik dönemine girer. Sıcak iklimler ve deniz seviye-sinde yaşayan topluluklarda ergenliğe girme soğuk iklim-lerde ve yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlara göre daha erken başlar. Özellikle gelişmiş ülkelerde beslenmenin çok iyi olması, büyüme temposunun hızlanmasıyla birlikte ergenliğe girişin de daha önce meydana gelmesine neden olur.
Ağır fizik egzersiz yapanlarda (sporcu, balerin gibi) ise ergenliğe giriş yaşı daha geç olabilir. Çocukların ergenlik başlama yaşı genellikle anne-babanın ergenlik yaşlarına paralellik gösterir. Özellikle kızlarda ilk adet görme yaşı anneninkine benzer.
Cinsel gelişimin ilk belirtisi kızlarda 10, erkeklerde 12 yaş civarında başlar. Cinsel gelişme belirtilerinin kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce başlaması anormaldir ve ileri inceleme gerektirir.
Ergenlik döneminin başlama zamanı gibi süresi de birey-den bireye farklılıklar gösterir ve her çocuk için özeldir. Ortalama 2-5 yıl arasında olan bu sürecin çok hızlanması da erken başlaması gibi anormal kabul edilip incelen-melidir. Bu dönemde cinsel gelişimi sağlayan hormonlar kızlarda yumurtalıklardan salgılanan östrojen, erkeklerde ise testislerden salgılanan testosterondur.
Erken cinsel gelişme kız çocuklarında erkeklerdekinden 10 kat daha sık görülür. Nedeni genellikle beyindeki hormon salgılanmasını düzenleyen bezlerin erken uyarılmasıdır. Ancak nadiren, yumurtalık-testis ya da böbreküstü bezinin bazı hastalıkları da erken cinsel gelişime yol açabilir. Bu nedenle mutlaka bazı incelemeler yapılarak problemin nedeni kesin olarak saptanmalıdır.
Cinsel gelişim sırasında vücutta cinsiyet hormonlarının etki-siyle önemli değişiklikler meydana gelir. Hızlı boy ve kilo artışı ile cinsiyet özelliklerinin belirginleşmesi (meme gelişi-mi, akne, ses kalınlaşması
vb.) çocuğun hızla akranların-dan ayrılmasına neden olur. Yaşıtları tarafından itilen bu çocuklar ruhsal gelişimleri henüz buna uygun olmadığın-dan daha büyük çocuk gruplarına da kabul edilmedik-lerinden arkadaş gruplarından koparak içe kapanırlar. Ayrıca beden görünümü nedeniyle çevre tarafından daha büyük olarak algılandıklarından herkes onlardan yaşından daha olgun davranış bekler ve ruhsal gelişimi buna uygun olmayan çocuk çevre tarafından hiperaktif, şımarık, geri zekalı olarak değerlendirilebilir.
Diğer önemli sorun ilerde ortaya çıkan boy kısalığıdır. Cinsiyet hormonlarının etkisiyle yaşıtlarından önce hızlı boy atan çocuğun kemiklerindeki büyüme kıkırdaklarıda erken kapanacağından büyümesi yaşıtlarından önce sonlanır ve yetişkin boyu kısa kalır. Böylece ilkokulda sınıfın en uzunu olan çocuk, liseye geldiğinde sınıfın en kısası haline gelebilir.
TEDAVİ
Erken cinsel gelişim gösteren bir çocuk tedavi edilmeli midir? Bu sorunun yanıtı EVET’dir. Nedeni ne olursa olsun erken cinsel gelişim iki önemli probleme yol açmaktadır. Bunlardan ilki çocukta ortaya çıkan davranışsal ve psiko-sosyal problemler, diğeri ise boy kısalığıdır.
Erken cinsel gelişim, beyindeki merkezlerin erken uyarıl-masına bağlıysa tedavide bu gelişimi önleyen hormon tedavisi yapılabilir. Bunlar ayda bir kez ya da 3 aylık enjek-siyonlar halinde uygulanmakta olup etkileri sadece kul-lanıldıkları süre içinde geçerlidir. Çocuk ergenlik için uygun yaşa geldiğinde enjeksiyonların kesilmesiyle cinsel gelişimi kaldığı yerden devam edecek-tir. Genellikle ebeveynlerin bu aşamada "çocuklarına hor-mon verilmesinin zararlı olabileceği" şeklindeki endişeleri tümüyle gereksizdir. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta kullanılan ilaçların kalıcı etkileri olmadığıdır.
Ayrıca ilave olarak ağızdan alınan bazı ilaçlar da kullanılmaktadır. Erişkin dönemde ilaçların üreme yeteneğine herhangi bir zararı olduğuna dair kanıt yoktur.Hepimizin ortak amacı, çocuklarımızın beden ve ruh sağlığı açısından normal bireyler olarak büyümelerini sağlamaktır.
-
Çocuğumun erken bir cinsel tecrübe yaşamasından korkuyorum. ne yapmalıyım?
Ergenin önemli sorunlarından birinin ortaya çıkan cinsel enerjiyi dışarı atmanın uygun yollarını bulmak olduğu söylenebilir. Bu noktada mastürbasyon, yani kişinin kendini doyuma ulaştırması ergen için uygun yollardan biridir. Zaten araştırmalar da bize her iki cinse mensup gençlerden % 90′dan fazlasının mastürbasyon yaptığını göstermektedir.
Karşı cinsle olan arkadaşlıklara bakarsak ilk ergenlik döneminde arkadaşlıkların çoğunlukla flört ilişkileri olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar genelde sadece duygusal yakınlık içeren ilişkilerdir. Flört ilişkileri ergenin çok çeşitli sosyal deneyimler yaşamasını, yeni aileler ve yeni arkadaşlar edinebilmesini sağlayan yararlı deneyimlerdir. Bunların hepsi ileride bir erişkin olduğu zaman tatmin edici bir sosyal hayat kurabilmesi için ergene yardımcı olacaktır.
Anne babaları ile flört konusunda sorunları olan ergenler, onlara ahlak dersi verip yargılamadan veya öğüt vermeye kalkmadan sadece dinleyip anlayacak bir büyük ararlar. Anne babalar fazla üstlerine varmadan, akıllıca ve iyi niyetli yaklaşımlarla bu ilişkiler hakkında bilgi edinebilirler.
Çoğu kez anne babayla anlaşmazlık çıkmasına neden olan konu
nacağıdır. Ergenin hazır olduğunu hissettiği zaman, anne babası büyük olasılıkla daha çok erken olduğu düşüncesindedir. Bu durumda ergen, anne babasına karşı gelmek veya onlar izin verinceye kadar arkadaş edinmemek sorunu ile karşı karşıyadır. Flörte, ergenin çeşitli beklentilerle kız erkek ilişkisini geliştirmeye hazır olduğu zaman başlanması doğrudur.
Bu dönemdeki flört ilişkileri çoğunlukla cinsellik içermez. Flört büyük oranda ergenin kendi benlik imgesini bir başkasına yansıtması, onun>arafından nasıl görüldüğünü, nasıl değerlendirildiğini anlamak ve bu yolla kendi kimliğini tanımlamak çabasıdır. Bu yüzden ergenlik çağındaki flörtlerde cinsellikten çok konuşma egemendir. Son ergenlik döneminde cinsel faaliyet daha olası bir hâl almıştır. Bir ergenin yaşadığı ilk cinsel ilişkinin niteliği, onun cinsel olguları yaşama biçimini belirleyeceği için önemlidir. İlk cinsel ilişkinin duygusal yakınlık içermediği durumlarda kızlarda daha fazla olmak üzere hayal kırıklığı, kafa karışıklığı ve zedelenme duygusu ortaya çıkabilir.
Ülkemizde 1982 yılında istanbul Üniversitesinde yürütülen bir çalışmada, kız öğrencilerde % 4, erkek öğrencilerde % 38′lik bir oranın cinsel ilişki deneyimi yaşadığı saptanmıştır. 2006′da yine İstanbul üniversitesinde tarafımızdan yürütülen bir çalışmada 332 genç ile çalışılmış olup kızların % 23′ünün, erkeklerin ise % 69′unun cinsel ilişki deneyimi yaşadıkları ortaya konmuştur. Bu oranın günümüzde her iki cinsiyet için de artmış olduğu görülmektedir.
Karşı cinsle arkadaşlık ve cinsel ilişki konuları, gençler ve aileler arasında bir çatışma alanı olmaktadır. Gerek gençler gerekse aileler bu konuda çevrelerinden ve basın yayın organlarından farklı mesajlar almakta, bu da tutarlı görüş açıları oluşturmalarını zorlaştırmaktadır. Aile, gencin zedeleneceği endişeleri ve ahlakî kaygılar yaşarken, genç, yaşının koşullarını yerine getiremediği duygularını yaşamaktadır. Bu konuda genel doğrular ileri sürmek oldukça güçtür. Takınılacak tutumların katı yaklaşımlar olması yerine bu yaklaşımların gencin fiziksel ve psikolojik gelişimi, başetme becerileri, ailenin yapısı, gencin ve ailenin yaşadığı çevrenin normları tarafından belirlenmesi; gencin bütün bu farklı etkenleri tartarak cinsellik konusunda kendi oluşturması uygun olacaktır.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.