Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Ocak 2012, 14:51   #3
Çevrimdışı
KarakıZ
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Termitlerin Gizli Dünyası




İşçi Termitler
Bütün yuvanın bakımını üstlenmiş olan işçi termitler kısır, kör ve kanatsızdırlar. İşçi termitler yumuşak vücutlu ve krem renklidir. Bir yılda ergin hale gelirler. Yaşam süreleri ise 3 ile 5 yıl arasında değişir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Termit kolonilerindeki her türlü işi resimde görülen bu 1-2 cm.lik canlı yapar.
Yuvanın üreme ve savunma dışındaki tüm işlerini işçi termitler yürütür; termit yuvalarının inşası ile işçiler ilgilenir, zamanı geldiğinde yuvayı genişletme ve onarım gibi işlemlerle ilgilenenler de işçi termitlerdir. Larvaların kendi kendilerine yeter hale gelene kadar bakıma ihtiyaçları vardır; ayrıca kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan kraliçe termitin de çeşitli konularda bakıma gereksinimi vardır; bütün bunlarla ilgilenenler yine işçi termitlerdir. Bazı termit türleri besin olarak mantar tüketir. Mantarların üretimini de yuvalarında kendileri yaparlar. Bu üretimi yapanlar yani koloninin çiftçileri de yine işçi termitlerdir. Kısacası kolonideki günlük her türlü ihtiyaç işçi termitler tarafından temin edilir.6

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Termit yuvalarında çok sayıda işçi çalışır. Soldaki resimde larvaların bakımı ile ilgilenen, sağdaki resimde ise mantar yetiştiren işçiler görülmektedir. Yuvanın inşası ve tamiri, yumurtaları, yavruları ve kraliçeyi korumak ve onların bakımıyla ilgilenmek ve yiyecek temini gibi işlerin tümünü işçi termitler yapar.
Kısır olan işçilerin koloni için hiç durmadan çalışmaları, evrimciler açısından bir çıkmaz oluşturur. Çünkü ilerleyen bölümlerde ele alınacağı gibi işçilerin fedakarlığı, kolonideki düzenin temelini oluşturur. Kısır bir canlının kendi yaşamını sürdürmek yerine kolonisindeki diğer canlılar için çalışması, doğanın bir savaş alanı olduğunu iddia eden evrimciler için elbette ki büyük sorun oluşturur.

Evrim Teorisinin Kısır Termitler Karşısında Düştüğü Çelişki
Evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin, canlıların bunlara benzer karmaşık davranışları karşısında, "teorisinin karşılaştığı en ciddi özel zorlukla" yüzleştiğini itiraf etmiştir.7
Sosyal böceklerin davranışlarının evrim teorisi açısından neden "ciddi bir özel zorluk" olduğunu evrimcilerin kendi iddialarındaki mantık bozukluklarını ele alarak ve çoğu zaman birer "itiraf" niteliğinde olan sözlerini açıklayarak anlatalım.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Guguk kuşu başka bir yuvaya yumurtalarını bırakır. Yumurtadan çıkan yavru gugukların ilk yaptıkları hareket yuvadaki diğer yumurtaları aşağıya atmaktır.

Evrimciler, termitlerdekine benzer karmaşık davranışların "doğal seleksiyon" mekanizması ile ortaya çıkmış olduğunu iddia ederler. Evrimcilerin bu iddiaları şu anlama gelmektedir: Hayvanlar tecrübe yoluyla bazı davranışları öğrenir ve bu davranışların iyi ve kendileri için yararlı olanları zaman içinde doğal seleksiyon mekanizması tarafından seçilir. Daha sonra da bu iyi olan davranışlar kalıtım yoluyla bir sonraki nesle aktarılır.
Bu iddianın tutarsızlıklarını şöyle sıralamak mümkündür:
Öncelikle pek çok canlının davranışlarını tecrübe yolu ile öğrenmesi imkansızdır. Buna örnek olarak yavru guguk kuşlarının yumurtadan çıkar çıkmaz, gözleri dahi açılmadan ilk iş olarak yuvadaki diğer yumurtaları aşağıya atmalarını verebiliriz. Burada kesinlikle bir öğrenme söz konusu değildir; aksine yavru guguk kuşu, yumurtadan çıktığı anda daha etrafında hiçbir canlıyı görmeden o yumurtaları ne yapması gerektiğini çok iyi bilmektedir. Yani guguk kuşuna bu bilgi, henüz dünyaya gelmeden önce verilmiştir.
Hayvanların bu gibi davranışlarının öğrenme ile ortaya çıkmış olabileceğini varsaysak bile bunların genetik olarak sonraki nesillere aktarılması yine de imkansızdır. Sonradan kazanılmış yetenekler sadece o canlıya ait olur. Tıp öğrenimi görerek doktor olmuş bir insanın çocuğunun, öğrenim görmeden doktor olmasının mümkün olamayacağı gibi hayvanlardaki öğrenilmiş davranışların aynı türün diğer üyelerinin genlerine aktarılması da mümkün değildir. Bu örnek düşünüldüğünde evrimcilerin iddialarının ne kadar tutarsız ve bilimsellikten uzak olduğu hemen görülmektedir.
Ayrıca önemli bir noktaya daha dikkat çekmekte yarar vardır: Termit kolonilerindeki hemen hemen bütün işleri yapmakla görevli olan işçilerin davranışları; bilgi birikimi, hesaplama, plan yapabilme, muhakeme etme gibi özellikler gerektirmektedir. Bu davranışların kalıtımsal olarak öğrenilmesi ise mümkün değildir. Çünkü işçi termitler kolonideki kısır üyedir. Bu nedenle kendi özelliklerini başka bir canlıya genler yoluyla aktarmaları mümkün değildir. Ortaya ilk çıkan kısır işçi termitin kendisi için gerekli bazı davranışları öğrendiğini varsaysak bile -ki bir termitin bir şeyler öğrenmesi zaten imkansızdır- bu yararlı davranışlarını kendinden sonraki nesle aktarması mümkün olmaz. Çünkü kendisi, yeni bir nesil meydana getirme özelliğine sahip değildir. Sosyal böcek kolonilerinde, bir sonraki nesli meydana getirebilenler yalnızca kraliçelerdir. Kraliçe, kendinden sonrakilere genlerini aktarabilir. Ancak kraliçenin özellikleri, termit kolonilerinin varlıklarını sürdürmeleri için yeterli değildir. Özellikle işçi ve asker termitlere ait olan dayanışma, disiplin, fedakarlık gibi davranışlar olmadan koloninin yaşamını sürdürmesi mümkün olmaz. O halde, doğar doğmaz ne yapacağını çok iyi bilen bu küçük canlılara nasıl davranmaları gerektiğini öğreten kimdir?
Bunlar, evrimciler tarafından hala cevap bekleyen sorulardır. Bu durumun çok iyi farkında olan Charles Darwin, sosyal böceklerle ilgili endişelerini Türlerin Kökeni adlı kitabında şöyle itiraf etmektedir:
Bir işçi karınca ya da başka bir eşeysiz böcek, sıradan bir hayvan olsaydı, bütün ıralarının Doğal Seçmeyle yavaş yavaş edinilmiş olduğunu, yani yararlı küçük değişikliklerle doğan ve bunları soyaçekimle döllerine ileten bireylerin varlığını, ve onların döllerinin yeniden değiştiğini ve yeniden seçildiğini vb. hiç duraksamadan kabul ederdim. Ama işçi karınca ana-babasından büyük ölçüde farklı bir böcektir, üstelik tümüyle kısırdır; bu yüzden, ardarda edinilmiş yapı ve içgüdü değişikliklerini döllerine iletilmesi söz konusu olamaz. Bu durumun Doğal Seçme teorisiyle nasıl uzlaştırılabileceği elbette sorulabilir.9

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Yukarıda Darwin'in dikkat çektiği karıncalarda olduğu gibi termitlerde de bütün işçi bireyler kısırdır. Bu, evrimciler açısından açıklanması imkansız bir durumdur.

Üstelik kısır bir canlının yaşamı sırasında kazandığı özelliklerin, öğrendiği faydalı davranışların, edindiği tecrübelerin -ki böyle bir şeyin zaten olamayacağını yukarıda anlattık- evrim teorisine göre bir değeri yoktur. Evrimci Prof. Dr. Ali Demirsoy bu konu hakkında şöyle bir yorum yapmıştır:
… Daha önce de değindiğimiz gibi bir bireyin yaşamını başarılı olarak sürdürmesi evrimsel olarak fazla birşey ifade etmez. Önemli olan bu süre içerisinde fazla döl meydana getirmek suretiyle, gen havuzuna, gen sokabilmesidir. Bir birey ne kadar uzun yaşarsa yaşasın, döl meydana getirmemişse, evrimsel açıdan hiçbir öneme sahip değildir. Bu nedenle bu bireylerin ölümü 'Genetik Ölüm' olarak adlandırılır.10
"Genetik ölüm", o canlının neslinin tükenmesi demektir. Ancak işçi termitlere baktığımızda, evrimcilerin ortaya attıkları iddiaların tümünü yalanlarcasına, milyonlarca yıldır hiçbir değişiklik geçirmediklerini ve kısır oldukları halde varlıklarını hala sürdürebildiklerini görürüz.
Verilen örneklerde de görüldüğü gibi termitler, karıncalar, arılar gibi birarada yaşayan canlıların davranışlarını elbette ki doğal seleksiyon gibi çarpıtılmış evrim mekanizmaları ile açıklamak imkansızdır. Tek açıklaması vardır, o da yeryüzündeki bütün canlı ve cansız varlıkları yaratan; herşeye güç yetiren, benzeri olmayan bir ilmin sahibi olan Allah'tır.
Darwin'i Yalanlayan Termitler
Termitlerin hemen hemen tüm diğer böceklerden farklı olarak ön ve arka kanatları tamamıyla birbirinin aynısıdır. Bu konudaki tek istisna Mastotermes darwiniensis yani "Darwin termiti" adı verilen türdür. Bu türün arka kanatları ayrıcalıklı bir ‘anal lob’a sahiptir ki bu, hamamböcekleri ve mantislerin arka kanatlarını topladığında beliren yapıya benzer. Termitlerin bu özelliği ilk tanımlandığında evrimcilerde son derece heyecan uyandırmıştı. Anal lob ‘termitlerin hamamböceklerinden evrimleştiğinin’ delili olarak düşünülüyordu. Ancak evrime delil gibi öne sürülen bilgiler incelendiğinde bütün bu benzerliklerin evrimin değil tam tersine yaratılışın kanıtları olduğu anlaşılmaktadır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Darwin termitleri
Dominik kehribarı içinde
kanatlarını bırakmış olan
farklı bir tür termit.
Kehribar içinde görülen, anal
lobunu içine kıvırmış bir
Mastotermes

Darwin termitlerinin "ilkel ata" olması mümkün değildir. Çünkü bu türün kolonileri, evrimcilerin "ileri derecede evrimleşmiş" olarak niteleyebilecekleri, en kalabalık nüfuslu sosyal termit türlerindendir. Kuşkusuz hem "ileri derecede evrimleşmiş" özelliklere sahip olduğunu söylemek, hem de bu "ilkel bir atadır" demek, evrim açısından büyük bir çelişkidir. Ayrıca hamamböceklerinin aksine, diğer termitler gibi kanatlarını çırparlar. Kapalı haldeyken arka kanatlarının anal lobu, mantis ve hamamböceklerindeki gibi bir yelpaze şeklinde geriye toplanmaz, biri diğerinin üstüne yatay bir şekilde gelir. Bu örneklerde de görüldüğü gibi termitlerle hamamböcekleri ve mantisler arasında kesin benzerlik kurmak oldukça zorlamadır.

Peki ya fosil kalıntıları ne göstermektedir?
Resimlerdeki 35 milyon yaşında olduğu hesaplanan Dominik kehribarları içinde görülen kanatlı bir Mastotermes electrodominicus, bugünkü Avustralyalı termitlerin bütün ana özelliklerini üzerinde taşımaktadır. (anal loblar ve beş parçalı bacaklar gibi) Dolayısıyla ilk ortaya çıkan Mastotermesler, günümüzdeki Darwin termitleriyle aynıdırlar. Dahası aynı kehribar örnekleri, evrimcilerin ‘modern’ olarak nitelendirdikleri özelliklere sahip termit türlerini de barındırmaktadır. Bütün bunlar termitlerin herhangi bir canlıdan evrimleşmediğini, diğer bütün canlılar gibi Allah tarafından bir anda yaratıldığını göstermektedir.8


Yuvadaki düzenin asıl nedeni
Termit kolonisindeki her üye, ne iş yapması gerektiğini çok iyi bilir ve onu kusursuzca yerine getirir. Termitlerin arasında bir tek bencil harekete dahi rastlamak mümkün değildir. Bu yüzden de koloni halinde yaşayan bu canlılar kusursuz bir düzen içinde hayatlarını sürdürürler.
İşte bu, bütün sosyal böceklerde var olan ve üzerinde önemle durulması gereken bir özelliktir. Dikkat edildiyse termit yuvalarındaki düzende ve bu düzenin sürekli olmasında son derece önemli bir ölçüden bahsedilmektedir: Termitlerin fedakar olmaları...
Kendi yavruları ya da başka canlılar için kendi canını tehlikeye atacak ya da kendi ihtiyaçlarını gözardı edecek tarzda davranışlara hayvanlar arasında sıkça rastlanır. Canlılardaki fedakar davranışlarla ilgili o kadar fazla örnek vardır ki bu durumu evrimci bilim adamları da açıkça ifade etmek zorunda kalmaktadırlar.
Örneğin evrimci Peter Kropotkin, hayvanlar arasındaki dayanışmayı konu edindiği Mutual Aid: A Factor in Evolution isimli kitabında karıncaların ve termitlerin karşılıklı yardımlaşma sonucunda ne kadar büyük bir başarı kazandıklarıyla ilgili bir tespitini şöyle dile getirmektedir:
Termit ve karıncaların muhteşem yuva ve binalarının, şayet insanlarınki ile aynı ölçülerde olsaydı, çok daha üstün olduğu görülecekti. Asfaltlanmış yolları ve yer üstü tonozlanmış galerileri, geniş holleri ve tahıl ambarları, tahıl alanları, hasat etme işlemleri, yumurta ve larvalarının bakımındaki alkılcı metodları, ... ve son olarak cesaretleri ve üstün akılları, tüm bunlar, yoğun ve yorucu yaşamlarının her aşamasında uyguladıkları karşılıklı yardımlaşmanın doğal bir sonucudur.11
Burada önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Yukarıda evrimci yazarın söz ettiği "karşılıklı yardımlaşma", termit dediğimiz birkaç santimlik, kör ve akletme yeteneğinden yoksun böceklerin uyguladıkları bir davranıştır. İnsanların kendi aralarında yardımlaşmada bulunması, ortak planlar kurup bunları beraberce uygulaması, yaşamı kolaylaştıracak yeni sistemler geliştirmeleri, teknolojiler üretmeleri elbette doğal karşılanan olaylardır. Ancak aynı şeyleri bir böceğin yapıyor olması doğal karşılanmamalıdır. Akletme yeteneğinden yoksun bir canlı, akıl gösteriyorsa onu yönlendiren bir güç var demektir. İşte burada da termitleri yönlendiren, onlara akılcı planlar kurduran ve onları fedakarca davranışlara yönelten büyük bir güç vardır.
O güç, sonsuz ilim ve aklı sahibi olan yüce Allah'a aittir.

__________________
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver