Cevap: Kadın Şahsiyetler
Hz. Aişe'nin evindeki ilim meclisleri:
Zürare şöyle anlatıyor: "Sa'd b. Hişam b. Amir, Allah yolunda gazaya niyet ederek Medine'ye geldi ve Medine'de kendine ait olan bir akar'ı sata*rak, bedeli ile silah ve at satın almak, böylece ölünceye kadar Bizanslılar'a karşı cihadda bulunmak istedi. Medine'ye gelince Medinelilerden bazı kimselere rastladı.Onlar kendisini bu işten nehyettiler ve ona 'Rasulullah'ın hayatında altı kişilik bir cemaatın bunu yapmak istediğini fakat Rasulul*lah'ın onları bundan nehyettiğini ve kendilerine 'Benim şahsımda sizin için güzel bir örnek yok mu?' buyurduğunu haber verdiler. Onlar bunu söyleyin*ce Sa'd daha önce boşadığı karısına ric'at etti ve ric'at ettiğine şahid de getir*di. Peşinden İbn Abbas'a gelerek ona Rasulullah'ın vitir namazını sordu.
İbn Abbas: "Ben sana Rasulullah' in vitrini yeryüzünde yaşayanlardan en iyi bileni göstereyim mi?1 dedi. Sa'd 'kimdir o?' diye sordu. İbn Abbas 'Aişe'dir. Hemen ona git de sor. Sonra gel ve sana verdiği cevabı bana haber ver' dedi. Sa'd 'Bunun o üzerine ben, Aişe'ye gitmek üzere yola çıktım ve Ha*kim b. Eflah'a vararak Aişe'ye beraber gitmek üzere onu yanıma almak iste*dim. Hakim: 'Ben ona yaklaşmam. Çünkü ben, onu şu iki fırka hakkında bir şey söylemekten nehyettim de o bana razı olmayarak bildiğini yaptı...' dedi. Ben Hakim'e yeminle ısrar ettim. Bunun üzerine benimle geldi. Beraberce Hz. Aişe'ye gittik. Yanına girmek için izin istedik. Aişe, bize izin verdi; yanına girdik. Hakim'i görünce tanıyarak: "Sen Hakim misin?" dedi. Hakim: 'Evet' cevabını verince Hz. Aişe: 'Yanındaki kimdir?' diye sordu. Hakim: 'Sa'd b. Hişam'dır' dedi. Hz. Aişe: 'Hangi Hişam?' diye sordu. Hakim: 'Amr'ın oğlu' dedi.
Bunun üzerine Hz. Aişe ona rahmet okudu ve: 'Hayırdır inşaaHah1 dedi. (Katade: "Hişam, Uhud harbinde vurulmuştu" der.) Ben de: 'Ey mü'minlerin annesi! Bana Rasulullah'ın ahlakını anlat!' dedim. Hz. Aişe de: 'Sen Kur'an okuyorsun değil mi?' dedi. Ben de: 'Evet okuyorum' dedim. Hz. Aişe: 'İşte Rasulullah'ın ahlakı Kur'an'dı.' dedi. Bunun üzerine ben kalkmaya davran*dım ve ölünceye kadar hiç kimseye birşey sormamaya niyet ettim. Sonra ak*lıma geldi de: 'Bana Rasulullah'ın gece namazını anlat' dedim. Hz. Aişe: 'Sen Müzzemmil süresini okuyorsun değil mi?1 diye sodu. Ben: 'evet okurum' cevabını verdim. Hz. Aişe: 'işte Allah bu sûrenin başında gece namazını farz kıldı. Bunun üzerine Rasulullah ve ashabı bir sene gece namazına kalktılar. Allah, bu sûrenin sonunu oniki ay semada tuttu. Nihayet bu sûrenin sonunda tahfifi indirdi de artık gece namazı farzdan sonra kılman bir nafile oldu...' dedi. Daha sonra: 'Ey mü'minlerin annesi, Rasulullah'ın vitrini bana haber ver1 dedim. Hz. Aişe: 'Biz, onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da onu geceleyin ne zaman uyandırmak dilerse, uyandırırdı. Bunu mü*teakip misvak kullanır, abdest alır ve dokuz rek'at namaz kılardı.
Bu rek'atların yalnız sekizincisinde oturur Allah'ı zikreder; ona hamd eder ve duada bulunurdu. Sonra selam vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rek'atı da kılardı. Sonra oturarak Allah'ı zikreder, ona hamdeder ve duada bulunurdu. Sonra bize işittirecek derecede selam verirdi. Selam verdikten sonra oturduğu yerde iki rek'at namaz kılardı. İşte yavrum bu namaz onbir rek'attır. Rasulullah yaşlanıp biraz kilo alınca, vitri yedi rek'at kılmaya baş*ladı. Bu iki rek'atı yine eskiden kıldığı gibi kıldı. Böylece bu da dokuz rek'at oldu yavrucuğum. Rasulullah bir namazı kıldı mı artık ona devam etmeyi severdi. Şayet kendisine uyku veya bir sızı galebe çalar da gece namazını kılmazsa gündüzün oniki rekaz namaz kılardı. Rasulullah'ın bütün Kur'an'i bir gecede okuduğunu bütün bir gece sabaha kadar namaz kıldığını ve Ramazandan başka tam bir ay oruç tuttuğunu bilmiyorum' dedi.
Bunun üzerine ben, İbn Abbas'a giderek Hz. Aişe'nin söylediklerini o-na anlattım. İbn Abbas "Aişe doğru söylemiş! Ona yakın olsam mutlaka o-nun yanına gider, bunları ağzından dinlerdim" dedi. Bunun üzerine ben: "Eğer senin, onun yanına girmediğini bilseydim, onun hadisini sana söyle*mezdim'dedi."[368]
Abdurrahman b. Şemmase şöyle anlatıyor: "Hz. Aişe'ye birşey sorma*ya geldim 'sen kimsin?' diye sordu. Ben de "Mısırlılardan biriyim" dedim. Sonra Hz. Aişe "bu gazanızda sizin valinizin size mualemesi nasıldır?" diye sordu. O da "Kendisinden bir fenalık görmedik. Bizden birimizin devesi ölse hemen ona deve verir; kölesi ölse köle verir, yiyeceğe muhtaç olsa yiyecek verir." dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe; "Doğrusu, Rasulullah'tan işittiğim bir-şeyi sana haber vermekten, onu kardeşim Muhammed b. Ebi Bekir'e yaptık*ları beni men'edemez! Şu evimde Allah'ım! Bir kimse ümmetimin işlerinden bir vazife alırda onlara zorluk gösterirse sen de ona zorluk göster! Bir kimse ümmetimin işlerinden bir vazife alır da onlara hoş muamele ederse sen de onlara hoş muamele eyle" buyurdu."[369]
Mesruk şöyle anlatıyor: "Biz, Hz. Aişe'nin huzuruna girdik. Yanında Hassan b. Sabit vardı. Hassan kendine ait olan bir takım beyitleri aruz veznine uydurarak şöyle şiir söylüyordu:
"Namuslu, iffetli, zeki ve şüpheli bir şeyle itham edilmeyen."
Hz. Aişe de ona: "Lakin sen böyle değilsin. (Yani gıybet ettin ve iftiracı*ların sözüne daldın) dedi. Mesruk Hz. Aişe'ye: "Hassan'ın senin yanına gir*mesine neden izin veriyorsun? Halbuki Yüce Allah "Onlardan onun büyü*ğünü üzerine alan kimseye büyük bir azab vardır" buyuruyor, dedim. Bunun üzerine hz. Aişe bana "Hangi azab körlükten daha şiddetli ve daha büyük*tür?" dedi. Ve onun lehine "Şüphesiz Hassan, Rasulullah adına İslam'ı mü*dafaa eder yahut müşriklerin hicivlerine karşılık verirdi, sözlerini de söyler*di" dedi.[370]
Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe anlatıyor: "Hz. Aişe'nin yanına girdim ve kendisine: "Bana Rasulullah'ın hastalığından bahsetmez misin?" dedim. Aişe "Hayhay" dedi ve devam ederek: "Rasulullah'ın hastalığı ağırlaşü. Bir ara "cemaat, namazı kıldılar mı?"diye sordu. Biz: "Hayır, seni bekliyorlar ey Allah'ın Rasulü" dedik. Rasulullah "Öyleyse benim için leğene su koyun" buyurdular. Dediğini yaptık, Rasulullah yıkandı, sonra kalkmak için dav*randı, fakat bayıldı. Sonra ayılarak "Cemaat namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır seni bekliyorlar ya Rasulullah" dedik. Yine benim için leğene su ko*yun" buyurdu. Dediğini yaptık ve yıkandı. Sonra kalkmak için davrandı fakat yine bayıldı sonra ayılarak "Cemaat namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz: "Hayır seni bekliyorlar Ey Allah'ın Rasulü" dedik. Cemaat, mescide ka*panmış Rasulullah'ı bekliyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah cemaata na*maz kıldırması için Ebubekir'e haber görderdi. Gönderilen zat Ebubekir'e vararak "Rasulullah cemaata namaz kıldırmanı emrediyor" dedi. Ebubekir yumuşak kalpli birisiydi. Hz. Ömer'e "Ey Ömer cemaata namazı sen kıldır" dedi. Ömer "Buna sen daha layıksın" karşılığını verdi. Böylece o günlerde cemaate namazı Ebu Bekir kıldırdı. Sonra Rasulullah kendinde bir parça hafiflik hissederek biri Abbas olmak üzere iki kişinin arasında öğle namazına çıktı. Ebubekir cemaata namaz kıldırıyordu.
Ebubekir onu görünce geri çekilmeye davrandı. Fakat Rasulullah, geri çekilmemesini işaret etti. Yanındaki iki kişiye "beni onun yanına oturtun de*di. Onlar da kendisini Ebubekir'in yanıbaşına oturttular. Ebubekir ayakta Peygamber (s.a.v.) namazına uymuş, cemaat da Ebubekir'in namazına uy*muş olarak namaz kılıyorlar, Peygamber (s.a.v.) ise oturuyordu. Ubeydullah diyor ki: "Daha sonra Abdullah b. Abbas'ın yanına girerek Rasulullah'ın hastalığı hakkında Aişe'nin bana anlattıklarını ona arzettim. Onlar da hiçbir-şey inkâr etmedi. Yalnız "Abbasla birlikte Rasulullah'ın koluna giren zatın adını Hz. Aişe sana söyledi mi? dedi. Ben de hayır, dedim. İbn Abbas "O A-li'ydi."dedi.[371] |