Kelimelerin mühürlenmiş hali bu olsa gerek.O kadar güzel benimsemiş ve anlatmışsın ki kendimi düşünmekten alıkoyamadım.
Çok doğru yabancılaşan bir medeniyette başrol oyuncusu haline geldik.
Ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidebiliyoruz.Düşüncelerimiz bir çağı açıp bir çağı kapatmıyor.Artık robotlaşıyoruz.
Ama gene de özgürüz.Ben özgürüm.Kendi benimsemiş olduğum yaşantım dışında asla özentilik ya da gericilik yapmadığım için.
Kendi olan insan her zaman özgürdür.
Düşüncelerine sağlık Aura.Emeğine sağlık..
O zaman Zülfü Livaneli'nin * Ey Özgürlük şarkısını armagan ediyorum anlayanlara..
Okulda defterime
Sırama ağaçlara
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Yazarım adını
Yaldızlı imgelere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
En güzel gecelere
Günün ak ekmeğine
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölgede değirmene yazarım
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara adını
Ey özgürlük!
Kapımın eşiğine
Kabıma kacağıma
İçimdeki aleve
Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Yazarım adını
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Yazarım adını
Geri gelen sağlığa
Geçen her tehlikeye
Yazarım ben adını, yazarım
Bir sözün coşkusuyla
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum haykırmaya
Ey özgürlük!