Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Driver serisi, şüphesiz, türevlerinden ayrılan ve ayrı bir parantez açılması gereken bir yapım. Aksiyonu ve sürüş keyfini aynı anda yaşatmayı başaran Driver, 1999'da ilk çıktığından günümüze büyük değişimler geçirdi. Kesinlikle serinin 3. oyunundan bahsediyorum, 2005 yılında çıkan Driv3r, tam anlamıyla bir Grand Theft Auto klonuydu ve bambaşka bir oyuna dönüşmüştü. Arabadan inerek hareket etme zaten PlayStation için çıkarılan Driver 2'de de mevcuttu ama bu sefer işin içine adam öldürme, silah kullanma gibi aksiyonlar da dahil olmuştu. Benim için de oyunun tek artısı başarılı bir İstanbul şehir modellemesiydi. Neyse, gel gelelim seneler geçti ve Reflections seriyi özüne döndürme kararı aldı. Üstelik ekstra özellikler, yenilenen grafiklerle; Driver: San Francisco karşınızda.
Driver: SF, üçüncü oyunun bittiği yerden başlıyor diyebiliriz. Suç baronu Jericho, profesyonel işi bir kaçışla hapishaneden kurtulmayı başarır. Kahramanımız dedektif John Tanner ise Jericho'nun peşinden giderken bir kaza geçirir ve komaya girer. Olaylar da zaten bundan sonra gelişiyor ve oyunun çoğunluğunda Tanner'in rüyasında oluyoruz. Rüyasında Jericho'nun kaçış bağlantılarını çözmeyen çalışan Tanner, "shift" adı verilen, oyun esnasında istediğiniz araca anında geçiş yapmayı sağlayan bir özelliğe de sahip oluyor. Her ne kadar bu mod bana ik duyduğumda saçma ve fazla fantastik gelse de, oynanabilirliğe etkisi kesinlikle çok yüksek ve oldukça da faydalı. İlk Driver'de, sadece görevlerde aracımız değişiyordu, Driver 2'de inip yeni araca binebiliyorduk, üçüncü oyun da aynı şekildeydi. Driver: SF'de ise, Reflections bir "öze dönüş" yapmış ama aynı zamanda farklı araçlar da kullanmamızı sağlamak için bu özelliği eklemiş. Kesinlikle oynarken eğleneceksiniz zira hem görevler sırasında hemen araç değiştirmenizin çok faydası var, hem de "Şöyle bir San Francisco turu atayım" dediğinizde oldukça eğlenceli oluyor yolda gördüğünüz herhangi bir arabaya binmek.