Ateş ve Buzun Şarkısı'nın ilk kitabını yazdığında muhtemelen bugün bu kadar popüler ve getirili bir yapım olacağını düşünmüyordu. Elbette kitap o zaman da çok beğenilmişti ama içeriğindeki bazı özel konular yüzünden de epey eleştiri almıştı. Aldığı ödüllere rağmen asıl patlamayı ise 2011 yılında yaptı; Game of Thrones dizisiyle birlikte. Pek rastlanmayan bir durumdur, önce filmin-dizinin izlenip ardından kitabın okunması fakat dizisi bu kadar başarılı olunca her alanda büyük popülarite kazandı. Açıkçası ben de Taht Oyunları'nın hem kitaplarının, hem dizisinin sadık bir hayranı olduğumdan oyununu da merakla bekliyordum. A Game of Thrones: Genesis duyurulduğunda ise bu heyecanım bir nebze azaldı zira yapımcı firma son derece tecrübesizdi ve dişe tırnağa dokunur tek bir yapımları bile yoktu. Bu noktada kafama takılan soru ise; neden daha iyi bir yapımcı firmanın oyunun lisans haklarını almadığıydı. Zamanla oyun içi görseller de yayınlandıkça grafik konusunda pek birşey elde edemeyeceğimizi anladım fakat önemli olan "iç güzellik" diyerek çıktığında Genesis'i oynamaya karar verdim. Evet, A Game of Thrones: Genesis bizlerle ve biraz gecikmeli de olsa incelememizi nihayet yapabildik.
Konu Taht Oyunları olunca hemen akıllara kitabın muhteşem akıcılığı, yaratıcı hikayesi ve dizinin kurgusu geliyor ister istemez. Oyun ise Genesis isminden de anlaşılacağı üzere, A Game of Thrones'un köklerine doğru gidiyor. Yani, dizinin ve kitabın başladığı yer bir nevi oyunumuzun sonu. Genesis'de ana kahramanımız; Rhoyne'nin savaşçı kraliçesi Nymeria (Arya Stark'ın kurduna koyduğu isim de buradan geliyor). Senaryo parçalar halinde Robert Baratheon'un isyanına kadar ilerliyor. Spoiler vermemek adına daha fazla anlatmak istemiyorum ama kesinlikle çok zayıf kaldığını söyleyebilirim. Özellikle elde böylesine mükemmel bir hikaye varken, nasıl böyle bir oyun senaryosu çıkmış anlamak mümkün değil. Hikaye başarısız, üstüne hikaye anlatımı daha da başarısız. Ne olup bittiğini anlayamıyorsunuz, aldığınız bilgiler yetersiz. Sizi A Game of Thrones dünyasına kesinlikle sokamıyor. Yine de artı puan olarak oyuna A Game of Thrones ansiklopedisinin eklenmiş olmasını sayabiliriz. Tıpkı kitabın sonunda olduğu gibi, Genesis'de de buraya girip hanelere, önemli kişilere vesaire göz atıp bilgi sahibi olabiliyorsunuz.
Öncelikle, Genesis'in klasik strateji oyunlarına göre farklı bir bakış açısı sunduğunu belirtelim. Odaklandığımız nokta kesinlikle savaş değil ki zaten adı da ortada; "Taht Oyunları". Entrikalar, gizli antlaşmalar, müttefikler... Savaş arkaplandayken, diplomasi öne çıkıyor yani. Genesis'de klişe RTS'lerin aksine; "bina yap, asker bas" mantığı da yok. Başlangıçta tek bir haneniz var (aslında hep tek olarak kalmaya devam ediyor) ve diğer bölgelerin sahipleriyle anlaşarak ittifat kurmanız gerekiyor. Oyunun da genel seyri hep kurulan ittifaklar üzerinden ilerliyor zaten. Genesis'de üniteler Diplomasi Birimleri, Paralı Askerler ve Ordu olmak üzere üçe ayrılıyor. Hepsini detaylı olarak incelemekte yarar görüyorum çünkü "önemsiz" denilecek hiçbir birim bulunmuyor.
-Alıntı-