Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Isparta il arşivi
Merkez İlçe Isparta merkez ilçe olarak eski ve tarihi bir kenttir. Kentin en az 4.000 hatta 5-6.000 yıllık bir tarihi olduğu tahmin edilmektedir. Bu husus birçok, arkeolog, tarih bilgini, bilim adamlarınca yapılan araştırma ve kazı sonuçlarına dayanarak yazılan kitap, makale ve raporlardan anlaşılmaktadır. Bu yörede, Hititlerin, Frikyalıların, Lidyalıların, İranlıların, Makedonyalıların (Yunan), Romalıların (Bizans), Arapların, Haçlıların, Selçukluların, Hamitoğullarının, Osmanlıların zaman akışı içinde hükümran oldukları bilinmektedir. Isparta ve yöresinde yapılan arkeolojik kazıların buluntularından, örneğin: Baradız (Gümüşgün); Gölbaşı, Senirce, Göndürle, Atabey, Büyük Gökçeli ovalarından, Uluborlu ve Eğirdir’e varana kadar geniş alanın, tümüyle Hititlerin yerleşim bölgesi olduğu anlaşılmaktadır. Buralarda değişik zamanlarda yapılan kazılarda, Hititlerin devrine ait pişmiş topraktan yapılmış birçok boğa, aslan, çanak, çömlek ve vazo gibi el yapımı seramik eşya ile taş, demir, tunç, altın gibi madenler üzerine özenle işlenmiş küçük el sanatları ürünleri bulunmuştur. Bu kazılardan ve diğer kazılardan anlaşıldığına göre Frikyalılar ve Lidyalıların da Isparta ve yöresinde bir süre hükümran oldukları anlaşılmaktadır. Yapılan değişik araştırmalardan da Isparta ve yöresinde İranlıların ve Makedonyalıların da bir süre hakim oldukları ve özellikle Makedonyalıların (Yunan) uzun süre kaldıkları anlaşılmaktadır. Öyle ki Yunanlılar yörede, bazı yerleşmelere Yunanca isimler vermişlerdir. Örneğin; Isparta’ya Baris, Eğirdir’e Prostanna, Atabey’e Ağras-Agrai gibi isimler vermişlerdir. Ayrıca hristiyan dinlerini yaymak için kiliseler kurmuşlar ve din görevlileri atamışlardır. Okullar açmışlardır. Yunanlılar bir süre kentin ve yörenin halıcılık, dericilik, çulhacılık ve ayakkabıcılık gibi el sanatları ile tarım, hayvancılık, ticaret ve taşımacılık gibi işleri de üstlenmişlerdir. Isparta ve yöresinde Yunanlılardan kalma birçok kilise ve okul kalıntısı da bulunmaktadır. Miladın başlangıcında(Baris) adını taşıyan bugünkü Isparta’nın da içinde bulunduğu Pisidia Bölgesi uzun süre Romalıların da egemenliği altında bulunmuştur. Romalılar devrinde hristiyanlığın dinimerkezi Isparta’dır. Bulgulara göre, Romalılar Isparta’da 12 çeşit para çıkarmışlardır. Romalılardan (Bizanslılardan) sonra Isparta ve yöresinin İslam devletlerinin sırası ile Arapların ve Türklerin hükmü altına girdiği görülür. Isparta, 1204 yılında Selçuklu Hükümdarı III. Kılıç Arslan tarafından Bizans egemenliğinden alınmış, 8 asra yakın bir zamandır Türklerin toprağı olmuştur. Anadolu Beylikleri döneminde, Isparta, 1300 yılında Hamitoğulları Beyliği’nin merkezi olmuş, 1390 yılında da Osmanlı Devleti’nin sancağı olmuştur. Isparta, Osmanlı Devleti’nde idari yapı olarak eyalet sisteminin uygulandığı dönemde, merkezi Kütahya olan Güney Anadolu Umumi Valiliğine bağlı bir sancaktır. Daha sonra uygulanan Vilayet sisteminde ise, Isparta Livası adıyla, Konya Vilayetine bağlı bir sancak merkezidir. Isparta, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, 1923 yılında Vilayet olmuştur. Isparta merkez ilçeye bağlı 3 kasaba ve 22 köy yerleşmesi bulunmaktadır. Ayrıca Isparta merkez ilçesinde, 40 adet de mahalle teşkilatı vardır. Bunlar: Bağlar, Bahçelievler, Çelebiler, Çünür, Davraz, Dere, Doğancı, Gülistan, Emre, Gazi Kemal, Gülcü, Gülevler, Halifesultan, Hisar, Hızırbey, İskender, İstiklal, Karaağaç, Keçeci, Kepeci, Kurtuluş, Kutlubey, Modernevler, Pirimehmet, Sanayi, Sermet, Sülübey, Turan, Yayla, Yedişehitler, Yenice, Anadolu, Ayazmana, Binbirevler, Fatih, Halıkent, Mehmet Tönge, Sidre, Vatan ve Zafer Mahalleleri’dir. Isparta merkez ilçenin, 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusu 211.614’dür. İlçe merkezinin nüfusu 190.084 olup, kendine bağlı köy yerleşmelerinin nüfusu ise 21.530’dur. Merkez ilçenin yüz ölçümü 558 km2’dir. ISPARTA ADININ KAYNAĞI: Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, görüşler vardır. Böcüzade Süleyman Sami’nin Isparta Tarihi’nde, Meydan Larousse’da, Kaamus’ul-Alam’da Isparta adının Pisidia şehirlerinden Baris’in yerine kullanıldığı ifade edilmektedir. Baris adının Sanskritçe "Su" anlamına gelen "Vari" kelimesiyle bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Bu adın başına "Is" zarf edatı getirilerek Isparita şeklini aldığı, galat olarak "Isparta" denildiği belirtilmektedir. Diğer bir görüşü ifade eden Turhan Hikmet Dağlıoğlu ile Prof. Unger, Isparta adının "Baride" kelimesinden geldiğini, bu kelimenin Hititçe, belkide Lidya dilinden gelmiş bir sözcük olduğunu, Yunan göçmenlerin Anadolu’ya gelmelerinden sonra Barida adına "Eis" takısını ekleyerek "Isbarida" dediklerini açıklamaktadırlar. Isparta adının "Eis Baride"den geldiği, daha sonra da bu sözün Türkler tarafından "Isparta" şeklinde kullanıldığı görüşüne, Prof. Osman Turan ve Prof. Ramsey’de katılmaktadırlar. Arap kaynaklarında Isparta adı, Sabarta (İbni Batuta’da) olarak geçmektedir. Bu adın MÖ VIII. yy.’da Karadeniz’in kuzeyindeki İskitlerce güneye sürülen Sabardai kavimlerinin yöreye yerleşmeleri sonucu verildiği de ifade edilmektedir. Bir başka görüş de Isparta’nın tarihte en çok geçen adının Baris olduğudur. Bu isim Hititler tarafından verilmiş olup, "Bereket" anlamına gelmektedir. Romalılar Pisidia bölgesine hakim olunca, Baris adını kendi dillerine uydurup "Sbarita" demişlerdir. Kent Türklerin eline geçtikten sonra da Isparta şehrine dönüşmüş ve bu isim altında anıla gelmiştir. Atatürk Isparta’da Isparta, Atatürk’ün Anadolu’da başlattığı Millî Mücadele’ye canıyla-malıyla tam destek vermiş, tüm Ispartalılar Kuvay-i Milliye ile bütünleşmiştir. Milli Mücadeleye Mustafa Kemal Paşa’nın safında giren Isparta, ilçeleriyle birlikte, 871 şehit, binlerce yaralı vermiş ve Büyük Zafer’i içtenlikle kutlayarak, Cumhuriyet’e aydınlık kucağını açmıştır. Atatürk, zaman zaman kendisini ziyarete gelen Isparta heyetine: “Sevgili Ispartalılara selamlarımı götürünüz. Bir fırsatını bularak şehrinize geleceğim, çorbanızı içeceğim...” demekteydi. Kendisini Antalyalılar da bekliyordu. Atatürk İzmir’den yola çıkarak, 5 Mart 1930 günü, yanında Prof. Dr. Afet (İnan), İçişleri Bakanı Şükrü (Kaya), Ordu Müfettişi Fahreddin (Altay) Paşa, Emniyet Genel Müdürü Şükrü (Sökmensüer), Prof. Dr. İsmail Hakkı (Uzunçarşılı) ve yaverleri olduğu halde Denizli’ye, 6 Mart 1930 sabahı da Eğirdir’e ulaşmıştır. Burada Isparta Valisi Ekrem Bey, Isparta Milletvekilleri Hafız İbrahim Demiralay ve Belediye Başkanı Mustafa Hilmi Çakmakçı ile görüşmüştür. Atatürk, Eğirdir Gölü’nü ve Can Ada’yı çok beğenmiştir. Bu nedenle, daha sonra Can Ada’nın tapusu Belediye Meclis kararıyla Atatürk’e verilmiştir. Atatürk, 6 Mart 1930 günü Kuleönü’den Isparta’ya yolculuk yapmış ve saat 11:00 sularında Isparta’ya gelmiştir. Burada büyük ve coşkulu bir şekilde karşılanmıştır. Bugünkü Atatürk Bulvarı üzerinden yürüyerek doğruca Tümen Komutanlığı’na gelen Atatürk, buradan Valiliği ziyaret ederek, çeşitli heyetleri kabul etmiş ve dertlerini dinlemiştir. Heyetlerin dilekleri arasında, Isparta’nın İzmir, Denizli, Afyon demiryolu şebekesine bir an önce bağlanması sık sık dile getiriliyordu. Atatürk, daha önce söz verdiği gibi, o gün öğle yemeğini Ispartalılarla birlikte yiyerek, Isparta’nın sorunlarını dinlemeye devam etmiştir. Yemekten sonra Atatürk, saat 13:00’te Burdur’a gitmek üzere Isparta’dan ayrılmıştır. 6 Mart 1930 gününün Isparta’nın mutlu günlerinden birisi olması nedeniyle, her yıl 6 Mart günü Atatürk’ün Isparta’ya gelişini anmak üzere kutlamalar yapılmaktadır. |