Cevap: Rize ili arşiv
Ölüm Ölüm bütün toplumlarda, geleneksel olanla dinsel olanın birbirine karıştığı mistik bir olaydır. Rize’de de İslamiyet’ten gelen kurallarla, geçmişten gelen pratikler ve inanışlar ölüm öncesiyle sonrasında yapılan uygulamalarda kendini gösterir.
Ölüm ani olmamışsa, ölmek üzere olan kişi mümkünse sağ yanı üstüne çevrilir ve yüzü kıbleye döndürülür. Onun başucunda Kur’an okunur, dualar edilir. Ölüm gerçekleştikten sonra ağzı bağlanır, aynı şekilde ayak başparmakları birbirine bağlanır. Ölü yıkanıp kefenlendikten sonra (Geçmiş yıllarda kefen bezi olarak “kendir bezi (feretiko-porça)” kullanılırdı.), genelde öğle namazının ardından cenaze namazı kılınır ve defin işlemine geçilir.
Rize bölgesinde genellikle cenazeler tabutla gömülmektedir. Pazar bölgesinde daha çok kadınlar tabutla gömülür. Tabut mezara indirildikten sonra tabutun üstü kalaslarla kapatılır (Bu kalaslara yörelere göre “ğoncidi, ferçan, hatel, okoresğu” gibi isimler verilmektedir.) ve ardından da mezar toprakla doldurulur. Bu sırada hoca Yasin’i şerif okur ve ardından da “telkin” çağırır.
Cenaze evinde üç gün boyunca yemek pişirilmez, komşular yemek getiriler. Ölümün 40’ncı veya 50’inci gününde mevlit okutulur. Ölümle İlgili Bazı İnanışlar: • Pardi (çakal) bağırması, ölüm habercisi sayılır. • Ölüm döşeğindeki kişinin yanında yüksek sesle konuşulmaz, gürültü yapılmaz. Çünkü o çok zahmet çekmekte, şeytan onunla uğraşmaktadır. • Ölünün şişmemesi için karnının üstüne bir demir parçası konur. • Eğer ölünün yüzü kızarmış, gözü göğermiş ise o insanın günahkar olarak öldüğü kabul edilir. Eğer ağzı sıkı, yüzü gülümsüyor ise ona ahirette kavuşacağı nimetler teşhir edilmiş demektir. • Ölümün 52’inci günü etin kemikten ayrılmaya başladığı gündür. • Ölü odasında 40 gün boyunca ışık yakılır ve su bulundurulur. |