Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Birand'ın yorumu şaşırtmadı.
Ünlü Sunucu Mehmet Ali Birand, Kanal D Ana Haber'de Van'daki depremle ilgili şu ilginç yorumu yaptı: “Burada insanlar depremin Allah'tan geldiğine inanıyorlar. Çünkü orda dikkat ettim Allah'u ekber, Allah... Sanki Allah'tan gelmiş bir şey gibi..” [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Milli Gazete'den Nedim Odabaş, Birand'ın bu sözleriyle ilgili “Elbette, bu bir doğal afettir... Ama, Allah'ın takdirinde olan, Allah'ın belirlediği bir doğal afettir. Ne gelirse O'ndandır...” hatırlatmasında bulundu.
Odabaş'ın yazısı şöyle: “Bu yürek yangınını, bu acıyı, bu sancıyı, bu korkuyu, bu paniği Türkiye çok iyi bilir, biz de biliriz. Hepimizin yüreklerini yakan 1999 Gölcük depreminde, öncelikle bir çaresizlik ve paniği yaşamıştık hepimiz. Sonra tek vücut olduk, kısa zamanda toparlandık, toparlanmaya çalıştık.
O günlerin Kandilli Rasathanesi Müdürü Ahmet Mete Işıkara'nın deyimiyle, "Türkiye bir deprem ülkesidir, deprem her an gelebilir, bizim depremden çıkaracağımız dersler olmalı, depreme hazırlanmalıyız"... Ahmet Mete Işıkara, yüreklerimizi yakan Van depreminden sonra da televizyon ekranlarındaydı ve aynı şeyleri söylüyordu. "Türkiye bir deprem ülkesidir. Türkiye üzerindeki fay hatları, 7'nin üzerinde deprem üretme riski ile karşı karşıyadır. Gölcük depreminden sonra Türkiye'de 7'nin üzerinde deprem olmadı. Bu anlaşılabilir bir durum değildi. Biz her an böyle bir depremin olmasını bekliyorduk"
Ders almak... Dersine çalışmak... Ders yapmak... Ama nasıl?
Depreme hazırlanma konusunda özellikle yerel yöneticilere düşen büyük vazifeler var. Şöyle bir tasavvur edelim: Yüreklerimizi yakan Gölcük depreminden sonra, her an gelme riski olduğu söylenen İstanbul depremi için bu devasa kentte neler yapıldı? İstanbul'un yapı bloğu depreme hazırlıklı mı? Kentin bir çok bölgesinde rehabilitasyon çalışmaları yapılacağı, kentsel dönüşüm projelerinin uygulanacağı söylenmişti, bütün bu çalışmalar hangi aşamadadır?
Tüm bu soruları yüreklerimizi yakan Van depremi için de sormamız mümkün. Doğu Anadolu fay hattının en tehlikeli bölümünde bulunan Van için, depreme dayanıklılık noktasında hangi türden çalışmalar yapıldı?
Diyeceksiniz ki, meydana gelen depremin şiddeti çok fazlaydı. Yıkım ve tahribat gücü en üst zirve noktasındaydı. Böyle çalışmalar yapılsa ne olur? Olabilir. Depremin yıkıcı etkisi, 9 da olabilir, 10 da olabilir. Siz öncelikle tedbirinizi alacaksınız. Sonra tevekkül edeceksiniz. Eninde sonunda başımıza gelenler Allah'ın takdiri.
Bu arada Kanal D ekranlarında Deprem Uzmanı Oğuz Gündoğdu'nun konuk olduğu Mehmet Ali Birand'la Haber Bülteni'nde, Birand, "Burada insanlar depremin Allah'tan geldiğine inanıyorlar" gibisinden bir cümle kurdu. Zira, ekranlara gelen haber görüntülerinde, bazıları "Tekbir" çekiyor, Allah'u Ekber şeklinde yüreklerini yakan duyguyu dışarıya vurmaya çalışıyorlardı. Elbette, bu bir doğal afettir... Ama, Allah'ın takdirinde olan, Allah'ın belirlediği bir doğal afettir. Ne gelirse O'ndandır...
Yüreklerimizi yakan Van depreminden, her an risk altında olan İstanbul'un alması gereken dersler çoktur. İstanbul'un başında bulunan yerel idarecilerin, bu noktada kapsamlı ve detaylı bir çalışmayı en kısa zamanda yapmaları zaruridir. Özellikle yapı bloğunun artık deprem şiddetini kaldıramaz boyutta olduğu mahallelerde, caddelerde, sokaklarda, ilçelerde en kısa zamanda dönüşüm projeleri hayata geçirilmelidir.
Eminiz ki, İstanbul'un Valisi'nin, İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ve İstanbul'un İlçe Belediye Başkanları'nın elinde bölgelerle ilgili deprem risk haritası durmakta ve bu risk haritaları üzerinde neler yapılması gerektiğini onlar da kara kara düşünmektedirler.
Fakat, zaman düşünme vakti değil, eyleme geçme vaktidir!
Deprem'in zamanı, zemini yok!
Allah (c.c.) yüreklerimizi yakan bu türden büyük acıları yaşatmasın!”
Böylesi cahile ne denir ki? |