Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim.
Sendeyim.
Bütün gün bunu dinledik iş yerinde.
İşe başlamanın keyifli yanlarını çıkarmayı öğrendim artık.
Neyse, sana keyifli şeyler yazmak adetim değil, biliyorsun.
Ted diyorduk sana değil mi?
huhum.
Neyse.
İş yerinden çıktığımda üstüme bir depresiflik çöktü.
Okuduğum kitaplada alakalı, Yok Olma Kılavuzu.
Nihilistlikten ölebilirim.
Sen olmadan da deniz ve gökyüzü mavi. İnsanlar hala düşüncesiz.
Hala uçaklar uçuyor. Okul ve hayat devam ediyor. Özlüyorum. Herhangi bir önemi yok bunların. Hala gece yemek yemiyorum. Hala uyuyakalıyorum kanepede. Özlüyorum. Dediğim gibi gelsen de değişecek bir şey yok. Hala çocuklar eve ezandan sonra giriyor. Bir ben varım. Amaan, neyse önemi yok.
Şu cümleler bana ait değil, ancak benim durumumu tamda anlatıyor.
Sen olmasanda yağmur yağıyor, sen olmasanda ben varmışcasına davranıyorum.
İnsan niye kalbi olmayan birinin eksikliğini hayatında daimi hisseder?
İnsan niye sürekli eskileri anar?
Niye sürekli sorgular?
Ben bunları yapmayacağım artık.
Soru sormak değil.
Tepkisiz kalmak istiyorum.
İsmail Özmen'in dediği gibi,
Kaldırımların kalbinden takılsın bana, yürüsünler gitsinler sesim çıkmasın.. Bugün Tuğçemle testlerimizi, test çözerken ki hallerimizi,
işe gidiş yollarımızı hep fotoğrafladık.
Sebep?
Hatıra olarak kalsın.
Seviyorum onunla saçmalamayı.
Benim duvarlarımı aşabilen tek gerçeğim.
Hiç kimsenin yağmurun bile, böyle küçük elleri yoktu..
Bazı şarkılar vardır, insanın canını alan.
Hani sanki, ölmede sürün der gibi.
12.10.2011
Çarşamba - 23.10
SOLUK ALDIK.
__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''