İkinci sınıf bir meyhanenin su lekeli bardaklarında ağladım sana ,
Hiç bir damlasını ziyan etmedim içtiğim meredin ..
Ve bütün düşlerim döküldü ,
Tam sana gelmek için kalkarken bana çelme takan masanın yüzünden paldır küldür düştüğümde.
Ellerini hatırladım o an ,
Olsalardı elimde dedim , düşmezdim belki ..
Ve her birine seni başrol ilan ettiğim düşlerimin hiçbirine zarar gelmezdi belki de.
Sonra dışarı çıktım usulca ..
Hava çok soğuktu ,
Hemen üzerime bir şeyler aldım , beni öyle görsen kızardın biliyorum..
Yine de soğuktu ,
Yine de üşüdüm..
O kadar soğuktu ki , gözyaşlarım yanaklarımı ısıtmaya fırsat bulamadan buz kesiyordu ..
O kadar soğuktu ki , kanım , damarlarımda gezinemiyordu ..
O kadar soğuktu ki , ben nefes alamıyordum ..
O kadar soğuktu ki ..
"O" kadar ölüyordum..
Güzel ölüyordum
Güzel gülüyordu..
Ve ölüm güzeldi , biliyordum.
Ölmek hiç koymadı aslında ,
Ama hani diyorum kefenin cebi olsaydı
Bir avuç gülüşünden ,
Bir tutam kokusundan ,
Az biraz da saçlarından alırdım giderken yanıma..
Ceplerimde saklardım , ondan bana bırakılan miras diye.
Ama yoktu..
Ben de tek başıma öldüm ,
Yüzüme gülüşünü süremeden
Kokusunu içime çekemeden
Saçlarının ipek dokusunu hissedemeden , tek başıma..
Üstelik hiç de korkmadım ,
Fırtınalı gecelere gök gürültüleri "sevişelim mi ?" diye , yanaştığında bile..
Özge Çelik
22.09.2011 21.59
__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''