Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Hêг πêysê.
Hangi birinden kaçayım hayat? Bugün kovalayanlardan mı, dün kovalayanlardan mı? Nereye kadar dayanabilirim. Ne zaman hissizleşir ayaklarım veya sızlar koşmaktan. Gittiğim yer neresi bilmiyorsam, kaçmak kurtuluş mu olur acaba? Ya takılırsam, hiç beklemediğim bir anda birinin ayağına. Ya düşersem, kapaklanırsam toprağa.. Toprak fazla iyimser oldu, bildiğin taş lazım bana, kapaklanmam için. Sert zemin lazım. -Nefes bile almadan- Koşsam sadece.. Hesap vermesem kimseye, kimseyle konuşmasam. Mesela kimse beni anlamasa, ben dilsiz olsam, işaretlerle de anlaşamasam kimseyle. Herkes kör olsa. Sonra bir gün, sıkılsak. El birliğiyle ters çevirsek dünyayı.. Ayaklarımıza çok yüklendik, bütün yük onlarda dedik, e şimdi yürüsek başımızın üstünde? Ayakların altına alınan tüm gururlar meydana çıksa, tüm sevgililer, tüm aşklar.. Ayağa yüklendik yüklenmesine ama şu hepimizin boynuna bağlanmış bir dünya var bedenimizde! Her şey onun içinde.. Sadece ben biliyorum, sadece sen biliyorsun, sadece o biliyor. Kafa! O kafa ki, her türlü savaştan sağ çıkabilmiş, galip olmasa da. O kafa ki, en büyük düşmanı kalple her gün savaşmış, yenileceğini bile bile. O kafa ki, tek bir şeye akıl sır edirememiş, aşka. Bırakayım demiş, bırakayım onu kalp yüklensin. Yük.. Yük'tür artık her şey kalp için. Zorumuz neyse onunla, her şeyi ona yük'lüyoruz. Bırakalım kanını pompalasın paşa paşa, bizde rahat edelim o da. Yok efendim yok, bizden bir cacık olmaz. Bu koca kafalarımıza kıyamıyoruz ama avcumuz kadar olan kalbimize neler yapıyoruz. Aslında kötü olan diğerleri değil, kötü biziz, kendimiz. Ne kadar felçli bir yazı oldu bu. O daldan, bu dala, bu daldan, şu dala. Şimdi itiraf etmeliyim ki, ben bugün ne kadar yorulduğumu anlatacaktım. Bir de kalem tutmaya tutmaya, yazımın çirkinleştiğinden bahsedecektim. Sonra ne olduysa kendimi bu saçma sapan yazının içinde buldum. Oh şu an çıktım, sakinim. Ayıp yani, ne yazacaktın ne yazdın. Bence bugün yaşadıklarım şu an kendini aldatılmış gibi hissediyor. Ne yapalım yani, ölelim mi? Bir de şey geldi aklıma, içmeyelim de taşa mı dönelim? Ne alaka bilmiyorum ama ölelim mi dedikten sonra uyumlu olur diye düşündüm. Düşünmesek olur demiştik hani? Olmuyorsa zorla, patlasa da girersin. Saçmalarken daha çok seviyorum kendimi. Neyse değil, her neyse.. Redd söylesin mi benimle beraber? Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi
Dokunup durdurabilsem attığın yeri
Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor
Dakka başı bir off içimden hiç eksik olmuyor Her neyse işte özledim seni o kadar.. Eylül bitti, ne çabuk geçti anlayamadım. Ekim'in 4. gününe geldik, o da bitecek. Sonra Kasım, hani şu güya aşkların başka olduğu ay. Sonra son bulacak sonbahar. Daha çok üşüyeceğim.. Alışacağım.. Her neyse işte böylesi hayat nereye kadar.. Der Melodram ve elinde kahvesiyle çekilir kenara.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |