01 Ekim 2011, 09:01
|
#1 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Türkiye dizilerini tartışıyor!
Türkiye dizilerini tartışıyor SABAH yazarı Nihat Hatipoğlu'nun dizilerle ilgili kaleme aldığı "Reyting mi önemli, yoksa ahlak mı" başlıklı yazısı sektörde tartışma başlattı İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu'nun dizileri mercek altına alan "Reyting mi önemli, yoksa ahlak mı?" başlıklı yazısı geniş yankı uyandırdı. Hatipoğlu, dizilerin çoğunluğunun aldatma, öfke, hınç, gerginlik, kavga, cinayet, intikam üzerine kurulu olduğunun altını çizdi. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu dizilerin yayınlanmasında en büyük suçlunun izleyiciler olduğunu, senarist ve yapımcıların da payının bulunduğunu vurguladı. Bu durumun ticari boyutunun da olduğunu ancak yine de belirli kriterlere di kkat edilmesi gerektiğini belirten Nihat Hatipoğlu, dizilerin kardeşliği teşvik eden, sadakati öngören, şiddeti reddeden, işkenceyi dışlayan, kadının onurunu yükselten, evliliği pekiştiren, aile içi sıcaklığı yansıtan temalar üzerine kurgulanabileceğini de ifade etti. Hatipoğlu, medyayı da birlik olmaya çağırdı. Bu yazının ardından oyuncular, yapımcılar ve senaristler de görüşlerini dile getirdi. Ünlü isimlerin yorumları şöyle: 'Reyting odaklı yayıncılığın eseri' Birol Güven (Yapımcı-senarist): REYTİNG odaklı yayıncılığın eseri bu maalesef. İyinin, güzelin filmi de dizisi de olmuyor. Olsa bile izlenmiyor. Yolda yürüyen mutlu bir karı kocaya kimse dönüp bakmaz, kavga ederlerse herkes izler. 'Çocuklar Duymasın'da Meltem ile Haluk mutlu bir aile tablosu çizince kimse izlemiyor. Ne zaman boşanmaya karar veriyorlar, reytingimiz artıyor. İlginç olayın yaşanmadığı diziye reklam verilmez. Şimdilerde çocukların televizyon izlediği saatlerde öyle hikayeler anlatılıyor, öyle sahneler yayınlanıyor ki insan gözlerine inanamıyor. Yayıncının, yapımcının çok seçici olması gerekiyor. 'Hem eleştiriyoruz hem izliyoruz' Nilüfer Açıkalın Oğuz (Oyuncu): NİHAT Hatipoğlu'nun kaygısını yaşayan bire bir muhatap olduğum birçok izleyici var. Sorun şu ki herkes hem eleştiriyor hem de izliyor. Herkes hem katil hem kurban. "Birçok can sıkıcı, sinir bozucu konu var" diyorlar. O halde izlemeyin. Televizyonların kapatma düğmesi var. Onu kullanıp gerçek hayata dönsünler. Özellikle çocukların ruhsal dengeleri açısından zararlı olabilecek izlenceleri aile reisleri bilirler, hissederler ve onları korurlar. 'Topyekûn sistem değiştirilmeli' Umut Kurt (Oyuncu): NİHAT Hoca'ya katılıyorum. Bu çarpık ilişkiler, tecazüvler, şiddet sahneleri hep reytinge hizmet eden şeyler. Burada hangi dizinin ya da programın ne söylediğine değil ne kadar izlendiğine bakılıyor. Bu sadece TV sektörünün tek başına yapacağı kurtulacağı bir durum değil. Gazetelerde de arka sayfa güzellerinin kaldırılması, magazin figürlerinin sınırlandırılması gerekir ki işler sağlıklı yürüsün. Televizyon kendini düzeltir gazete aynı kalırsa yine yerimizde sayarız. Bence topyekûn bir sistem değişikliğine gidilmeli ama işin içinde para olduğu sürece bu da çok zor gözüküyor. 'Toplumun değer yargısı çürüyor' Salih Kalyon (Oyuncu): NİHAT Hoca çok doğru söylemiş. Yıllardır bu sektörün içindeyim bu reyting sistemi nasıl işler bilmiyorum. Yapılan dizilere baktığımda amacın toplum değerlerini aşağıya çekmek, değer yargılarını çürütmek olduğunu görüyorum ve üzülüyorum. Çocuğumuzla izleyeceğimiz sağlıklı bir aile dizisi göremiyoruz. Bu bilinçli yapılan bir şey bence. Halka ne verirsen o olur. Anadolu'da bir söz vardır: Gökten ne yağdı ki yer kabul etmedi? Seyirciye doğruyu verirsen doğruyu izler. |
| |