Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Eylül 2011, 01:14   #2
Çevrimdışı
Kalemzede
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi 3




Kant "ın transendental ayırımının gözettiği amaç, şüphecilik ve empirik idealizm de dahil olmak üzere, onun çoğu metafıziksel karışıklığın kaynağı olarak gördüğü şeyin, yani transendental realizmin altını oymaktır. Transendental realist, görünüşleri kendinde şeyler olarak değerlendirir ya da başka bir deyişle, onların `insan bilgisinin tümel, zorunlu ve dolayısıyla a priori koşullarından" bağımsız olduğunu düşünür. Gerçekten de, transendental realist, insan bilgisini sonsuz bir akıla ya da Tanrı"ya açık olan mükemmel ya da mutlak bilginin aşağı düzeyde ya da bulanık bir taklidi olarak anlar. Kant "a göre, şüphecilik ve empirik idealizm insan bilgisini bu şekilde anlamaya kalkışmanın doğal sonuçlandır.

Kant "ın transendental realizmi reddedişi, böylelikle kendi Kopernik devrimini daha anlamlı kılmasına da yardımcı olur. Kopernik, temelde dinî nedenlerle, insanlık Tanrı"nın en önemli yaratığı olduğu için, yer- yüzünün evrenin merkezinde bulunması gerektiğinde ısrar eden bir kozmolojinin yıkılmasına katkıda bulundu. Benzer bir biçimde, Kant"ın eleştirel felsefesine yüklediği esas ödev, daha önceki metafiziksel karışıklığın son çözümlemede dinî olan kaynaklarını yok etmektir. İnsan bilgisi, yanıltıcı ve erişilemez olan tanrısal sezgi standartına göre değil, bütünüyle insanî öge ya da terimlerle anlaşılmalıdır. Kant "ın transendental idealizmin yararını göstermeye çalışan ek ispatı, onun, transendental bakımdan realist bir perspektifin sonucu olan metafıziksel paradokslara ilişkin tartışmasında bulunur. Gerçeklik hakkında, insan bilgisinin kaçınılmaz koşullarından soyutlanarak, önemli bir şey söyleme teşebbüsü, "kadîm ya da `dogmatik" metafiziğin çelişki ya da `antinomilerine" götürür. Critigue of Pure Reason [Saf Aklın Eleştirisi] "ın ikinci kısmı Transendental Diyalektikte, Kant Kant "ın tecrübemizin zorunlu yapısıyla ilgili iddiaları kanıtlama teşebbüsleri, bununla birlikte, bir ihtilâf kaynağı olup çıkmıştır. Özellikle de, onun `kategorilerin transendental dedüksiyonu" çok sıkı bir incelemeye tâbi tutulmuştur. Transendental dedüksiyon, tecrübemizin, Kant"ın bütün mümkün tecrübenin transendental koşulları olduklarını iddia ettiği, temel karakteristiklerinin zarurîliğini gözler önüne sermeyi amaçlar. Kısacası, o, birbirleriyle nedensel etkileşim içinde bulunan nesnelerin maddî dünyasıyla, tecrübenin birlikli öznesini, eşdeyişle `tüm tasarımlarımıza eşlik edebilmesi" gereken `düşünüyorum"u tanımlayan `sezgi formları" olarak zaman ve mekânın zarurîliğiyle `anlama yetisinin saf kavramları"nın zorunluluğunu kanıtlama amacı güder.
Kant "ın söz konusu argümanı, güçlüğü ile ün salmıştır; onu, burada yeni baştan kurmaya kalkışmayacağım. Analitik felsefenin temel görüşü açısından, Kant"ın transendental dedüksiyonlarının, herşey bir yana, başarılı mantıksal dedüksiyonlar olmadığı açık gibi görünmektedir. Argümanlar olarak, onlar ya ikna edici değildirler veya pek büyük bir önemi olmayan analitik iddialara indirgenebilirler. Sonuçta, analitik fılozoflara göre, Kant "ın felsefesinde çok büyük bir önemi olan sentetik a priori doğrular sınıfının boş olduğu anlaşılır. Yalnızca, analitik doğrular, ki bunlar son çözümlemede içeriksiz veya `totolojik" doğrulardır, a priori bir biçimde bilinebilir. Analitik felsefe, böylece, bu türden sorulara ilişkin tüm yeni `spekülatif" tartışmaların önünü kesmek için, geleneksel felsefeye yönelik bütün eleştirilerini kullanarak, Kant"ın kritik felsefesinin sert bir eleştirisinden yola çıkar. Gerçekten de, analitik gelenek Hume "un ya `olgu sorunlarından (a posteriori ve sentetik) ya da `ide ilişkileri"nden (a priori ve analitik) ibaret bir bilgi olarak anlaşılamayan herhangi bir bilginin, hakikî bilginin değil, ama anlamsızın bir türü olduğu iddiasına döner. Bu gelenek, felsefenin `cevaplayamadığı" soruları hiç dikkate almaması gerektiğini öne sürerek, Kant"ın ikileminin olumsuz kutbunu vurgular. Analitik filozoflar, bu genel eğilimle, Kant"a göre, insan aklının ve gerçekte, yaşayan ve eyleyen insan bireyinin `duyarsız kalamadığı" temel sorulara pek önem vermediler. Oysa Kıta Avrupası felsefesi geleneği, Kant "ın ne yaparsak yapalım ilgisiz kalamadığımız metafiziksel, ahlâkî ve estetik sorular bulunduğu kabulüne büyük bir önem atfeder. Kıta Avrupası filozofları, aynı zamanda Kant "ın transendental dedüksiyonlarına da daha fazla sempatiyle bakmışlardır. Onların bakış açılarından, bu argümanların sıkı mantıksal dedüksiyonlar olmamaları şaşırtıcı değildir. Kant için, (Hume"un iki meşrû doğru kategorisine tekabül gelen) mantıksal dedüksiyonla gözlem veya deney, bilgi sınırları dahilindeki normal empirik kullanımı bakımından, teorik aklın temel özellikleridir. Onun, söz konusu anlam içinde, anlama yetisinin (Verstan) sınırlarını tesbit etmek üzere tasarlanan kendi eleştirel felsefesi, bu sınırların ötesine geçme riskini kaçınılmaz olarak göze almak durumundadır. Felsefî refleksiyon, anlama yetisinin daha sınırlı ve hiç şüphe yok ki, daha güvenilir yöntemlerine indirgenemez. Açıktır ki, Kant da, transendental argümanlarını sıkı mantıksal dedüksiyonlar olarak düşünmedi. Dieter Heinrich, onun aklında her şeyden önce hukukî bir paradigma ve yasal delil standartlarının olduğunu öne sürmüştür.

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver