Yavaşça ayağa kalktı. Gidiyordu işte. Ardı yapacaktı beni. Sildim göz yaşımı kalktım ayağa. Her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. Bana acıyarak bakıyordu. Noktası çalınmış cümle sonum gibi durdu öylece. “sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim.” der gibiydi. Dudakları kıpırdadı, inler gibi, “çok çocuk kaldın aşka, kendi gölgesine basmaktan korkan…” diyebildi sadece.
İşte gidiyordu. Bir daha hiç dönmeyecekti. Bir daha hiç olmayacaktı. Sadece bir “gitme” çıkabildi dudaklarımdan. Yüzüme baktı ve “artık sözlerin merheme yara olmaya başlamışsa, içimdeki seni sus, içindeki beni duy.” dedi ve sırtındaki ceketimi bankın üzerine bırakarak yürümeye başladı. Son sözleri bunlar olmamalıydı! Arkasından “beni hiç almadığın hayatından böyle ucuz kovamazsın!” diye bağırdım. Geriye döndü ve “davet edilmediğin yerden kovulmazsın.” dedi. Son sözüydü. Gitti !
Kahraman Tazeoğlu - bAŞKa