Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Hêг πêysê.
Dans ve müzik, hala ilgimi çekmekte. İki gündür boşlamışım seni, ama kendimde değildim. Yani en azından kendimde olmadığımı düşünüyordum. Eğer kendimde değilsem, nerdeydim? Bilemedim. Önceki günlerde kayda değer bir şey oldu mu? Oldu. Yani çok önemli değil aslında, alışveriş yapmıştım. Eve geldiğimde yorgundum ve Kenan Doğulu ile Sertap Erener'in konseri vardı. Gitmedim, ne işim var ama ses naklen odamdaydı. Şans meleğim nerelerdeydin tam zamanında geldin, tüm batıkent haydi '' süper süper '' Ne kadar dert, tasa, sıkıntı varsa anında unutuluyordu. Ne güzel bir şey aslında, unutabilmek.. Hiç hatırlamamak ne güzel. Dün, uyudum sadece. Yaptığım hiçbir şey yoktu, uyumak dışında. Bir ara kalktım, sonra yine uyudum ve kalktığımda akşama geliyordu. Biraz çıktım, dolaştım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Ama kaybolmadım, yollar tanıdık ne de olsa, işte bu kötü sondu. Mutlu değildim dün, bugünde farkı yoktu. * Sabahın köründe kalktım, boş yere! Neymiş efenim ergenius hanımı okula yolcu edecekmişim! Ablası olduğumu sadece işi düştüğü zamanlarda hatırlar. Okula gittim bende, öğlene doğru. Çok sıcaktı hava, bunaltıcı ve metro tıklım tıklım. Ankara nüfusuna eklenen yeni öğrencilerle dolu her yer. Metrodan in, koştur koştur Ankaray, amaaan orası daha tıklım tıklım. Havalandırmalarda kapalı mıydı neydi artık anlamadım, dedim hadi be kızım, öleceksin herhalde. İnsanlar zaten bakışlarıyla yeterince rahatsız ediciydi. Zenci bir hatuncan, bizim okulda. Ne dediğini tabii ki anlamıyorum, kimse anlamıyor. Derdini anlatacak birini arıyor, buldu mu bilemiyorum. Eah neyse işte, birkaç insanla tanıştım. Sevmedim daha kimseyi, fazla sinsiler vardı. Ahah içimizden sinsirella diyoruz. Ayakkabımda vurdu bu arada sağolsun! Ölüm gibiydi, içine etti yani tüm günün. İşimiz bitince ne yaptık? Ben geri döndüm çünkü acıya dayanamayacaktım, yollar ayrıldı arkadaşlarla. Ve yeni maceram başladı. ** Ankaray'a bindim, bu sefer gidiştekinden daha da kalabalık. Off ne yapsam insem mi? ( Saçmalama ) Ortaya koymuşlar bir direk, hurra 30 tane el oraya yapışmış, bir ara bonus kafalı bir çocukla eleleydik ahah, istemeden oldu! -Pardon dedi, ne deseydim devam et mi? Neyse yaşıyordum, indiğimde ilk defa bu kadar nefes almak istedim. Koştur koştur metroya. Bu Ankara'nın yenileri, metronun delisine rastladı. - Pardon evladım Batıkent'e burdan gidiliyor mu? * Hayır teyze karşıya geç, ordan biniliyor. ( Oysa fark etmiyor, orası son durak her metro Batıkent'e gidiyordu ) Birkaç tane insanı böyle karşıya yolladı deli! Sonra şeker bir teyze sordu, tam o cevap verecekti ben atladım. Yaşasın kahraman Melo! Buradan gidiliyor diye açıklama yaptım, sonra yanımdaki kız -Pardon bir şey sorabilir miyim? Ben sor demeden sordu gerçi ama olsun eheh. Demetevler'e burdan mı gidiliyor? * Evet. Sonra o şeker teyzecik benimle pek samimi oldu. Ümitköy'de oturuyormuş, 3 vasıta ile geliyormuş buralara. Burdan bir de Kardelen'e gideceğim, ah şu Gimsa servisleri kalkmasa iyi olurdu dedi. Güldüm, ne yapayım yani? Bir sürü şey sordu ve sonra metronun sesi duyuldu. İçimden bir ohhh dedim! Hiç beklemezdim böyle olacağını ama kadın metroyu izlerken başı döndü. Atıldı kollarıma! Eneee dedim içimden, dışımdan da iyi misiniz? -Metroya baktımda başım döndü, ay aman. * Bakmasaydınız keşke dedim ( Ne kibarım bende ) İnenler kenar platformunu kullanıyor, e bizde mecbur ordaydık, hurrraa bir ordu saldı sanki üstümüze düşman. Bekledik inmelerini, tabii içeri dalanlar oldu. Ve ayakta kaldım! Bahtsızım işte ne yaparsın, ayakta kalmam sorun değildi de, sorun ayak'ta. Tam durduğum yerde bir afiş gördüm. İşte yukardaki koyduğum resmin anlam ve önemine sonunda geldim. ( ahah, biraz geç oldu sanki ) Dans, tango, yan flüt, keman, piyano, drama, ingilizce, fransızca alabildiğine kurs kaynıyor. Üç tane seçiyorsun 60 ytl! Eneeee çok güzel bu dedim, tabii içimden yani. Numarasına baktım yol boyunca, birileriyle göz göze gelmemek için. Batıkent'e son 3 durak ve yerler boşaldı yavaştan, kendimi bir atışım var. Off off offf.. Sonunda gelmiştim ama çok yorgundum acı çekiyordum! Bir de baktım yağmur yağıyor, enee dedim yürü kızım yürü! Bu yağmur kaçmaz, ayağımı unuttum tabi o ara. Sonra eheh sağolsun Bab'la( Bab yok artık ) terapi saati yaptık. Yol çabuk bitti, aslında daha çabuk bitirirdim ama yürüyemiyordum. Her neyse, garip bir gündü. Şimdi kendimi daha da garip hissediyorum. Yarın okul olması beni geriyor, ilk kez bu kadar alışmıştım tatile. Ne olur, Betüş benim annem olsun bir günlük, Çilek'te küçük kız kardeşim. Zamanı geri alın! Çok bir şey istemiyorum. 2 Temmuz 2011 olsa yeterli! Şu an kendimi hamamdan çıkmış gibi ferah, masajdan çıkmış gibi rahat hissediyorum. İçimi döktüm ya, iyi oldu iyi. Ama şöyle bir gerçek var ki, hala çok doluyum. İnanılmaz derecede! Aklımda bir şey daha vardı ama unuttum. Haaa, bu liselerin açılması kötü oldu. Parktan giderken yol boyunca Ankara havası açan erkek grupları. Bu bir işkence! Bu haksızlık! Böyle dedim aklıma şarkı geldi. '' Haksızlık, vefasızlık bu, bu her şeyi inkar eden duygu ve acı Yazık! Kadınım söyle sen mutlu oldun mu? Bu deli adamı unuttun mu? Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi? Söyle onlarıda öptün mü? Kadınımmmmmmmmmm sen mutlu oldun muuuuuuu? Bu deeeeeliiiii adaaaamıııı unutttun muuuuuuuuu? Dırırırırım '' *çok güzel kadınım diyor bu Kenan, eheh. # Ha şey bir de, elini tuttuğum çocuk bizim okuldaymış. Ahah, bu bir işaret olamaz elbette. Saçmaladım. Bizim okulda olduğu alnında yazmıyordu, çantasında yazıyordu. Haydi bakalım. Ne güzel böyle, aşk yok, meşk yok, sevgi yok. Sevgisizlik çok! Sadece günü anlat ve geç.. Güzel.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |