Cevap: Denizli / Milli Mücadelede Denizli
DENİZLİ OLAYI VE MEZARLIĞIN YAKILMASI MESELESİ Köşk Cephesi’nin düşmesi ve Yunan işgallerinin Denizli yönünde ilerlemesiyle Kuva-yı Milliye hareketine karşı olan Hürriyet ve İtilafçılar İstanbul Hükümeti’ne karşı, cephelerin dağılması ve Denizli’nin hem işgal tehdidi altında kalması hem de göçler ile asayişin bozulmasını fırsat bilerek propagandaya girişmişlerdir. Ayrıca Denizli Mutasarrıfı Faik Bey’in yerini Tahrirat Müdürü’ne bırakarak Denizli’den ayrılması idari açıdan bir boşluğa sebep olmuştur. Bu dönemde Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey’in daveti üzerine belediye binasında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Rum erkeklerin tehcir edilmesi ve Denizli’nin işgal edilmesi halinde Türklere yapılacak işkence tartışılmıştır. Hatta Denizli’nin işgal edileceği endişesi karşısında, şehri Yunan kuvvetlerine bırakmaktansa Antalya’da bulunan İtalyan kuvvetlerinin mandası söz konusu edilerek İtalyanlara verilmek üzere müracaat mazbataları hazırlatılmıştır. Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey, Saraç oğlu Salih ve Saraçoğlu Gıyasi Efendi tarafından ortaya atılan bu teklife Polis Komiseri Hamdi Bey karşı çıkmış ve böyle bir harekette bulunulmamıştır.
Bu toplantı sonunda “Hicret Etmeyeceklerin Hukukunu Muhafaza Cemiyeti” kurulmuştur. Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin siyasetini benimseyen, İstanbul Hükümeti’nin politikasına inanan kişilerden oluşan cemiyetin başkanlığına Mutasarrıf Vekili Kahraman Seyfi Efendi getirilmiştir. Ayrıca cemiyetin Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey, Kara Hacı oğlu Salih, Feyzullah oğlu Ahmet, Şırvanlı oğlu Nakip Ahmet Ziyat, Saraç oğlu Hacı Salih, Odabaşı oğlu Halil, Şırvanlı oğlu Gıyasi Efendilerle Jandarma emeklisi Namık Bey’den oluşan 8 üyesi mevcuttur. Nazilli’yi işgal eden Yunan kuvvetleri Denizli yönünde ilerlemeye başlamış mevcut panik artmış ve halk panik içerisinde şehri terk etmeye başlamıştır. Yine Kahraman Seyfi Efendi önderliğindeki Hürriyet ve İtilafçılar, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’ye bir tezkere göndererek “başının çaresine bak, eğer Yunanlılar gelirse seni elimizle teslim ederiz, buradan gitmeye bak” şeklinde tehditte bulunmaktan da geri kalmamışlardır. 22 Haziran 1920’de başlayan Yunan saldırıları ile Köşk Cephesi bozulmuş, Kuva-yı Milliye kuvvetleri dağınık bir şekilde yerli ahali ile birlikte Denizli istikametinde geri çekilmeye başlamışlardır. Yunan kuvvetlerinin Nazilli’yi ikinci kez işgal etmesinden sonra halk ve bozguna uğramış Kuva-yı Milliye kuvvetleri Menderes’in doğusuna Isparta, Burdur ve Sandıklı gibi şehirlere kadar gerilemişlerdir. Bu sırada Aydın, Umurlu, Köşk, Sultanhisar, Atça ve Nazilli’den pek çok Rum Denizli’ye intikal etmiştir. Bu göçler Denizli’de nüfusu arttırdığı gibi asayişin bozulmasına ve halkta paniğin artmasına sebep olmuştur. Bu panik ortamında Denizli Heyet-i Milliye Başkanı Ahmet Hulusi Efendi 4 Temmuz’da Ali Fuat Paşa’ya bir telgraf çekerek Denizli’deki mevcut durum hakkında bilgi vererek asker göndermesini istemiştir. O günlerde Nazilli’yi işgal eden Yunan kuvvetlerinin Sarayköy önlerine kadar gelmeleri Sarayköy’de de paniğe sebep olmuştur. Halk Denizli ve daha ilerilere göç etmek zorunda kalmış ve kaza merkezi de Babadağ nahiyesine taşınmıştır. Böylece Denizli’de olduğu gibi Sarayköy’de de otorite boşluğuna bağlı olarak halk panik içerisinde şehri terk etmeye başlamıştır. İzmir’in işgalinden sonra Denizli’de yaşayan Rumlar, Yunan kuvvetlerini heyecanla beklemeye başlamış ve zaman zaman da menfi tutumlarını gizlemekten çekinmemişlerdir. Rum ve Ermenilerin bu tür faaliyetlerde bulundukları bir dönemde, Denizli Sancağı Rum Havra Metropolit Vekili Papaz Hristimos ve Ermeni Murahhas Vekili Papaz Babkin işgalleri nefretle karşıladıklarını dile getirmişlerdir. Hatta 9 Temmuz 1919 tarihinde İtilaf Devletleri temsilciliklerine birer telgraf göndererek vazgeçilmesini istemişlerdir. Yunan kuvvetleri 3 Temmuz 1920’de Nazilli’yi ikinci kez işgal etmiş, Buldan ve köyleri ile Sarayköy’ün bazı köylerini işgal ederek Sarayköy önlerine gelmiştir. Yine bu dönemde Aydın, Umurlu, Atça, Nazilli gibi yerlerden Denizli’ye göç eden Rumlar da, Denizli’nin Rum mahallelerine ve kiliselerine yerleşerek Rum nüfusunun çoğalmasına sebep olmuşlardır. Muhacir olarak Denizli’ye gelen bu Rumlar ile yerli Rumların birlikte hareket etmesi ve şehirde bulunan Rum ve Türk ahali arasında sorunlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Denizli’nin işgal tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir dönemde Denizlili Rumlar ile muhacir olarak Denizli’ye gelen Rumların taşkınlıklarda bulunmaları Denizlilileri göç etmek zorunda bırakmıştır. 1 Temmuz 1920 günü Müftü Ahmet Hulusi Efendi Delikliçınar Meydanı’nda düzenlediği miting ile halkı cesaretlendirmeye çalışmış, daha miting meydanında 115 kişilik “Milli İntikam Bölüğü” kurularak cepheye sevk edilmiştir. Yine aynı gün Denizli Türk Ocağı’ndan Ankara’ya “Denizli gençliği bir fert kalıncaya kadar canını feda etmeye ant içti” ifadeleri yer alan bir telgraf çekilmiştir. Goncalı’da bulunan Demirci Mehmet Efe de Denizlililerin göç etmesine engel olmak amacıyla bir telgraf çekmiştir. Halkın Denizli’yi terk etmemesi yönünde yapılan bütün bu çabalar etkili olmamıştır. Başından beri Kuva-yı Milliye hareketine karşı olan Hürriyet ve İtilafçılar şehir idaresinde yer almaya başlamışlardır. Yine şehirde otorite boşluğunun ortaya çıkması ve Rumların düşmanlıklarını açıkçı dile getirerek taşkınlıklar yapmaları da halkı olumsuz etkilemiştir. Bütün bunlar halkı göç etmeye mecbur kılmış ve bir kısmı Tavas ve Acıpayam gibi kazalara, bir kısmı da Dinar, Burdur ve Antalya taraflarına göç etmeye başlamıştır. Müftü Ahmet Hulusi Efendi de 5 Temmuz’da Demirci Efe ile Rumların tehciri hususundaki muhaberatından sonra, önce ailesini Tavas’a göndermiş, daha sonra da kendisi gitmiştir. Yine Denizli’de Kuva-yı Milliye hareketine büyük katkıları olan, Denizli Heyet-i Milliyesi’nde görev almış, cephelerde mücadele vermiş pek çok Denizlili şehri terk etmek zorunda kalmıştır |