Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: İzmir ile ilgili herşey
Cumhuriyet sonrası ticari ve iktisadî hayatta etkin olma, ulusal burjuvazi yaratma çabasında olan kitle, azimle çalışmakta, ilk örnekleri görülmeye başlayan Halkçılık, doğal olarak dayanışma ve yardımlaşma, dönemin en güçlü ideolojisi haline gelmekteydi. Bunun iktisadî hayata yansıması, 1924 yılında kurulan "İzmir Ticaret Birliği" adlı örgüt idi. Bu örgüt, İzmir ticaret aleminin birbirleriyle yardımlaşarak, iktisadi etkinliklerin millileştirilmesini, yeni girişimcilerin ve tüccarların ortaya çıkıp, gelişmesi için çaba harcamaktaydı. Bu ise, temelleri II. Meşrutiyet yıllarında atılan, ancak savaşlar nedeniyle tam olarak uygulanamayan Milli İktisat projesinin Cumhuriyet döneminde uygulanmaya başlamasından başka bir şey değildi.
İktisadi hayata ve piyasalara egemen olmak isteyen İzmirliler'in bankacılık, finans ve işletme kredisi konusunda ciddi sıkıntıları vardı. Çünkü Cumhuriyet'in ilk yıllarında bile İzmir'de faaliyet gösteren milli sermayeli banka sayısı çok azdı ve yabancı sermayeli bankalar da Türk girişimcilere kredi açma konusunda yeterli desteği sağlamıyorlardı. Bunun üzerine İzmir ahalisi dönemim valisi Kazım (Dirik) Paşanın öncülüğünde milli sermayeli bir banka kurmaya girişmişlerdir. İzmir Esnaf ve Ahali Bankası adıyla 1928 yılında faaliyete başlayan banka, tam bir halk birlikteliği olup, örgütlenme modeli açısından Türk iktisat tarihinde benzeri olmayan bir oluşum idi. Buraya kadar yaşanan gelişmeler, Cumhuriyet'in ilk evresini kapsamaktadır ve bu ilk evrede İzmir, ticaret kenti olarak eski konumunu elde etmeye, başka bir deyişle Osmanlı dönemindeki liman kent birikimini tekrar kurgulamaya çalışmıştır.
İzmir ve Ege'nin ticaretten sanayiye dönüşümü, 1945'de II. Dünya Savaşından sonradır. 1950 sonrasında Marshall yardımlarıyla tarımda mekanizasyona gidilmesiyle Ege'nin kaderi yeniden çizilmiş, hızlı bir değişim göstererek, özellikle İzmir, tarımsal ticaret ağırlıklı bir kent olmaktan sıyrılıp, sanayi ağırlıklı bir kent olmaya yönelmiştir. 1960'lı yıllarda planlı ekonomik kalkınma döneminde İzmir, hızlı bir sanayileşme sürecine girmiştir. 1970'li yılların ilk yarısı İzmir'de sanayiinin hızlanarak, çeşitlendiği bir dönem olmuş, tarım girdili sanayi yapısından sıyrılarak, tarım dışı yani, kimya, demir - çelik, otomotiv, kağıt gibi endüstriye dönüşmüştür. İzmir 1950'li yıllardan itibaren, sanayileşme açısından önemli sıçramalar yapmışsa da, 1980'li yıllardan itibaren devlet tarafından gerçekleştirilen altyapı yatırımlarından yeterince yararlanamayınca, iktisadi olarak gerilemeye başlamıştır. Ancak iktisadi olarak bu gelişme evrelerinde İzmir köyden kente göç alarak, nüfus ve kentsel yerleşim açısından büyük değişimler yaşamıştır.
Kentin Yeniden Yapılanması
Cumhuriyet rejimi, 1922'de yanmış, yıkılmış bir kentin üzerine yeni bir İzmir inşa etmek zorundaydı. Burada yaşayan insanların doğru dürüst barınabilecekleri evleri yoktu. Fakat bu dönemde, imar faaliyetlerine girişebilmek için para ve uzman yoktu. Hepsinden önemlisi, yapım ustası dahi bulabilmek çok zor bir işti, bu koşullar altında İzmir şehrinin yenilenmesi çok zordu.
İzmir'in imarı için 1925 yılında yurt dışından uzmanlar getirilmiştir. Bu uzmanlar, yeşil alanları, düzenli sokakları, bahçe içinde iki katlı evleri, geniş ve ortası ağaçlıklı bulvarları hedefleyen, Avrupa kentleri tarzında bir imar planını hazırlamışlardı. İdeal olarak hazırlanmış bu plan, iki katlı bahçeli konutlar dışında, 1929 dünya ekonomik bunalımı nedeniyle uygulanamamıştır. İki katlı bahçeli konutlar ise, 1960 ve 1970'li yıllarda İzmir'in sanayileşme ve zenginleşmesine paralel, yoğun yaşanan göçle birlikte, hızlı yapılaşmaya kurban edildi ve dışarıya doğru genişleyemeyen kent, yukarıya doğru yükselerek 8 - 10 katlı binalara dönüştü.
İzmir'in imar çalışmaları içinde en önemli kazanımlarından birisi, hiç kuşkusuz Cumhuriyet Meydanı ve bu meydanda yer alan Atatürk anıtıdır. 1925 yılında yapımı tasarlanan meydan ve anıt, ancak 1929 yılında projelendirilmiş ve İtalyan heykeltıraş Canunica'ya ısmarlanmışsa da, ekonomik bunalım nedeniyle ancak 1932'de dönemin Belediye Reisi Behçet Uz'un çabaları ile tamamlanabilmiştir.
Yangın yerlerinin imarı çalışmaları sırasında yapılacak kamusal binaların mimarisine özen gösterilip, erken Cumhuriyet dönemi mimarisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Günümüzde Fevzi Paşa ve Gazi Bulvarları civarında görebildiğimiz, Vakıflar Bankası, Osmanlı Bankası, Kardıçalı Han, Kavaflar Çarşısı, Borsa Binası, İtfaiye Binası ile İzmir Milli Kütüphane ve Operası bu mimari akımın ayakta kalmış ender örnekleri ve prestij yapılarıdır.
Basın, Kültür ve Eğitim Hayatında Canlanma
9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtuluşu sonrasında İzmir basını ve kültür hayatı yeni bir gelişme sürecine giriyordu. Daha önce belirtmiş olduğumuz ve İzmir'de bu tarihe kadar varlığını sürdüren yabancı dildeki gazetelerin etkinliği sona erdi diyebiliriz. Ülkede milli bir devlet oluşturulma çabalarına paralel olarak, Osmanlı döneminden beri devam eden İzmir basını yeniden, özellikle ulusal çıkarlar doğrultusunda örgütlenmeye başlamışlardı. Bunların yanında yeni gazetelerin de yayın hayatına girdiğine tanık olmaktayız. 1923 yılında temel ilkesini milliyetperverlik olarak belirleyen ve kurucuları arasında İzmir'in kültür hayatında önemli rol oynayan Hasan Ali Yücel, Çiftçi Necati, Esat Çınar gibi isimlerin olduğu Türk Sesi gazetesi yayın hayatına girmiştir. Bunun yanında Haydar Rüştü'nün Anadolu gazetesi yeniden yayın hayatına girerken, Yanık Yurt ismiyle yeni bir gazete daha yayınlanmaya başlamıştır. 1924 yılında İzmir basınında önemli bir gelişme daha yaşanır ve Yeni Asır gazetesi Selanik'ten İzmir'e taşınır. Ayrıca Hizmet, Halkın Sesi ve Memleket gazetesi İzmir'de Cumhuriyet'in ilk yıllarında yayınlanan gazeteler olarak gözükmektedir.
Cumhuriyet döneminde basının yanı sıra, kitap basımında da önemli gelişmelerin yaşandığına tanık olmaktayız. Özellikle 1928'de harf devriminden 1950 yılına kadar, 1795 adet kitap basılmıştır. Eski harflerle, İzmir'de, aşağı yukarı 500 kitap basıldığı göz önüne alınırsa, 20 yıl gibi kısa bir dönemde 1795 kitabın basılması İzmir'in kültürel hayatında son derece önemli bir gelişmeyi işaret etmektedir. İzmir'in kültür hayatında, 1927 yılında yayınlanmaya başlayan ve yazarları arasında dönemin ünlü kültür, sanat ve siyaset adamlarının yer aldığı, Fikirler dergisi çok önemli bir rol üstlenmiştir. Görüldüğü üzere Cumhuriyet döneminde İzmir, ulusal basın ve yayın çalışmaları açısından son derece önemli bir düzeye gelmiştir.
Kozmopolit Osmanlı döneminde tiyatro ve sinema gibi kültürel faaliyetlerde levantenler, yabancılar ve gayrimüslim Osmanlı tebaası ön planda yer almaktaydı. Cumhuriyet sonrasında başta İzmir Halkevi ve Milli Kütüphane Tiyatrosu olmak üzere, Nazım Şinasi Bey'in İzmir Sinema ve Tiyatrosu ve bundan başka, turneye çıkan tiyatrolar aracılığıyla, bu önemli kültür alanında da canlanma sağlanmıştı. Sinemacılık alanında da önemli adımlar atılmaya başlanmış, Palas, Asri, Kulüp, Lale, Sakarya, Milli ve Milli Kütüphane Sinemaları ismini taşıyan bir çok sinema, İzmirlilere kültürel hizmet sunmaktaydı.
İzmir'de Cumhuriyet döneminde eğitim alanında çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Mevcut eski okulların yanında, özellikle Kurtuluş Savaşı'nın anısını canlandırmak için Hakimiyet-i Milliye, Misak-ı Milli, İstiklal, Cumhuriyet gibi adları taşıyan ilkokullar açılmıştır. Ortaokulların sayısı arttırılmış, Atatürk Lisesi adıyla yeni bir lise kurulmuştur. Ayrıca İzmir'de Üniversitenin temeli kabul edeceğimiz Yüksek Ticaret okulu da bu dönemde eğitime açılmıştır.
XXI. yüzyılın başında bulunduğumuz bu dönemde İzmir, üç üniversitesi, yüzlerce lise ve ilköğretim okulu ve yüz binlerce öğrencisi ve bir çok kültür ve sanat kuruluşuyla bir büyük şehir olup, geleceğe umutla bakabilmektedir. |