Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2011, 22:39   #1
Çevrimdışı
Ecrin
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Parkinson Hastalığının Tedavisinde Kullanılan İlaçlar




Parkinson Hastalığının Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Doğal olarak oluşan parkinson hastalığının sebebi tam bilinmemekle birlikte hayatın beşinci ve altıncı dekadında yaşlanma frekansının artması ile meydana geldiği gözlenir. İdiopatik Parkinson hastalığında, striatal GABAerjik nöronların aktivitelerini inhibe etmekte görevli olan nigrostriatal yolaktaki dopaminerjik nöronların ilerleyici biçimde dejenere olması, nörotransmiter dopamin eksikliğine yol açar. GABAerjik nöronlardaki reseptörlerin çoğu D2 alt-tipine aittir. Striatumda dopaminerjik sinir uçlarının yıkımı sonucu, dopaminerjik/kolinerjik denge kolinerjik sistem lehine bozulur
Bazal gangliyonlardaki bu nörohumoral dengesizlik, hastalığın tipik bulgu ve belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur: Hareketlere başlamada zorluk, hareketlerde yavaşlama (akinezi ve bradikinezi), maske yüz (bradimimi), çizgili kaslarda rijidite, istirahatteki tipik tremor, tipik yürüme bozukluğu ve donakalım gibi.
Bu sürecin patogenezi henüz aydınlatılmamıştır ve günümüzde uygulanan ilaç tedavisi yalnızca bu dengesizliği düzeltmeyi amaçlar. Bu yaklaşım hastalığın ilerlemesini önleyemezse de, hastaların çoğunda yaşam kalitesini ve süresini büyük ölçüde artırır.
Hastaya başlangıçta tedavinin sınırlayıcı yönleri ve olası yan etkilerine ilişkin bilgi verilmelidir. Hastaların %10-20’si tedaviye yanıt vermez.

Bazı ilaçlar da parkinson semptomlarına neden olabilir. Bu etkiler genellikle geçicidir ve en sık olarak butirofenon ve fenotiazin gibi antipsikotik ilaçlara bağlı olarak gözlenir. Bu ilaçlar beyin dopamin reseptörlerini bloke ederek etki gösterirler. Rezerpin, yüksek dozlarda, muhtemelen beyin dopaminini tüketerek benzer semptomlara yol açar. MPTP (1-metil-4fenil-1,2,3,6-tetrahidropiridin) meperidin analogunun bir ürünü olup, nigrostriatal yolaktaki dopaminerjik nöronları yıkarak geri dönüşümsüz parkinsonizm oluşturur. MAO-B inhibitörlerinin deney hayvanlarında MPTP nörotoksisitesine karşı koruyucu olduğu gösterilmiştir.
Parkinson hastalığının tedavisinde, bazal gangliyonlardaki dopaminerjik etkinliği artıran ve/veya kolinerjik etkinliği azaltan ilaçlar kullanılır:
YAŞLILARDA. Antiparkinson ilaçların özel risklerinden biri yaşlılarda konfüzyona neden olabilmesidir. Tedaviye düşük dozlarda başlamak ve küçük basamaklarla artırmak büyük önem taşır.
1. Parkinsonizmde kullanılan dopaminerjik ilaçlar
İdiyopatik Parkinson hastalığı nedeniyle yaşamları kısıtlanan hastaların tedavisinde ilk seçilecek ilaç bir dopa-dekarboksilaz inhibitörüyle birlikte kullanılan levodopa’dır. Yaşlı hastalarda ve defisiti giderecek kadar yüksek dozu tolere edemeyecek olan uzun zamandır hasta kişilerde yararı en düşük derecededir. Jeneralize dejeneratif beyin hastalığından kaynaklanan parkinsonizm normal olarak levodopaya yanıt vermez. Nöroleptik kullanımına bağlı parkinsonizmde de kullanılmamalıdır.
Dopamin amino asit prekürsörü olan levodopa öncelikle striatumdaki tükenmiş dopamini yerine koyarak etki gösterir. Tremordan çok, bradikinezi ve rijiditeyi düzeltir. Verilen L-dopanın normal şartlarda büyük kısmı dopa dekarboksilaz enzimi tarafından dokularda yıkılır, bir kısmı ise adrenerjik sinir uçlarına geçer. Ancak %1-3’ü beyine geçerek, hedef organa (bazal gangliyonlara) ulaşır. Bu nedenle, levodopa genellikle periferde dopamine yıkılmasını engelliyen bir ekstraserebral dopa-dekarboksilaz inhibitörüyle birlikte uygulanır. İnhibitörler, levodopanın aksine, kan-beyin engelini geçmez. Böylece, daha düşük doz levodopa kullanımıyla dopaminin etkili beyin konsantrasyonlarına ulaşmak mümkündür. Aynı zamanda periferde dopamin oluşumunun azaltılması, bulantı-kusma ve kardiyovasküler etkiler (ortostatik hipotansiyon ve aritmiler) gibi periferik yan etkileri de azaltır. Ayrıca tedavi edici etkinin başlamasındaki gecikme azalır; klinik yanıt daha düzenli olur. Tek dezavantajı, anormal istemsiz hareketlerin insidansının artmasıdır.
Levodopa ile birlikte verilen ekstraserebral dopa-dekorboksilaz inhibitörleri; bensarazid (ko-beneldopada) ve karbidopa (ko-kareldopada)’dır.
Ko-kareldopa 10/100 (100mg levodopa başına 10mg karbidopa) kullanıldığında, karbidopa dozu ekstraserabral dopa-dekarboksilazı tümüyle inhibe etmeye yeterli olmayabilir. Bu durumda ko-kareldopa 25/100 (100mg levodopa başına 25mg karbidopa) kullanılmalı, günlük karbidopa dozu en az 75 mg olmalıdır.
Levodopa tedavisi düşük dozda başlanmalı, 2-3 günde bir küçük basamaklarla aşamalı olarak artırılmalıdır. Son doz genellikle, bir yandaki hareketlilik artışı ile öte yandaki dozu sınırlayan yan etkiler arasında bir seçim yapılmasını gerektirir. Dozlar arasındaki aralıklar çok önemli olabilir ve her hastanın kendi gereksinimlerine uyacak biçimde ayarlanmalıdır.
Özellikle tedavinin erken döneminde postural hipotansiyon sıktır. Seyrek olarak diğer kardiyak yan etkiler (taşikardi, asistol, kardiyak aritmiler) gözlenir. Bulantı ve kusma çok ender olarak dozu sınırlayıcı düzeydedir, yine de dozlar yemeklerden sonra alınmalıdır. Domperidon kusmayı kontrol altına almada yararlı olabilir. Levodopanın dozu sınırlayan yan etkilerinden en sık görülenleri; istemsiz hareketler (özellikle yüz ve distal ekstremitelerde gözlenir) ve psikiyatrik komplikasyonlar (uykusuzluk, öfori, mani, hallüsinasyonlar ve hiperseksüalite gibi) dır. Hastanın yaşı ilerledikçe idame dozunun azaltılması gerekebilir.
Levodopa tedavisinin ilk 6-18 ayında hastanın yanıtı çok yavaş gelişebilir; düzelme 1,5-2 yıl sürer ve sonra yavaş yavaş azalır. Tedavi ilerledikçe daha fazla görülen “artış-düşüş (on-off)” (her bir dozdan sonra etkinin artıp azalması) olayı özellikle rahatsız edicidir. Bunun sonucunda etkinlikte dalgalanmalar meydana gelir; artış döneminde etkinlik artarken, 2-4 saat sürebilen düşüş döneminde güçsüzlük ve akinezi olur. İlaca ara verme dalgalanma cevabını pek etkilemez.
“Doz sonu” kötüleşme olayı da meydana gelebilir; bu durumda her dozun ardından gelen yarar dönemi giderek kısalır. Modifiye salan preparatlar, doz sonu kötüleşmeye yada gece meydana gelen hareket kaybına ve rijiditeye karşı yararlı olabilir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver