Cevap: Şanlıurfa Hakkında Bilgiler
BALIKLIGÖL
Balıklıgöl 30x150 m'lik bir havuz aslında. Diğer havuz da 30x50 m'lik Zeliha Gölü. Gölün yanında 1211'de yapılan Halilürrahman Camisi (Makam Camisi) var. Balıklar da kutsal ve şifalı sayılıyor. Havuza girenlerin gövdelerine balıklar küçük öpücükler kondurur gibi dokunurlar. Bu dokunuşların kılcal damarları harekete geçirdiği ve iyileştirici bir etki yaptığı düşünülebilir. Balıklıgöl'ü dolaşırken gölün yanında, kenarda bir oda göreceksiniz.
Buraya girin ve ikram edilecek mırra veya zahterinin tadına bakın. Tabii fiyatını ödeyerek. Buradan Urfa ile ilgili çeşitli yayınlar ve el işlemeleri de alabilirsiniz.
Gölün kıyısındaki Rıdvaniye Camisi (1736), önce sinagog olarak yapılıp sonra kiliseye sonra da camiye çevrilmiş (1175) Ulu Cami'yi, Selahaddin Medresesi'ni de gezebiliriz. (1191)
Şimdi size önerimiz biraz yorulmayı göze alarak gölün solundaki yoldan kaleye tırmanmanız. Buradan Urfa'nın iki yüzünü göreceksiniz. Bir yanda her biri kendi başına bir mimari şahaser olan Urfa evleri öte yandan GAP idaresinin gelmesi ile birlikte Yeni Urfa denilen bölgede kurulan çok katlı sitelerden oluşan yeni şehir. 25 Burçlu kalede dikkat çekici iki taş sütun var. Halk bu sütunların Hazreti İbrahim'in ateşe atılmasında kullanılan mancınığın direkleri olduğuna inanıyor. Doğudaki sütundaki yazıtta " Ben Eftuha'yım, güneşin oğluyum. Bu sütunların üzerindeki heykeli Kral Manon'un kızı Kraliçe Şalmet için yaptırdım." yazıyor ve halk arasındaki inanışı doğrulamıyor ama inanç böyle.
Akçakale yolu üzerindeki tepede bulunan Hz. Eyüb'in mağarası bu inançlar kentinin en çok ziyaret edilen yerlerinden. Peygamber cüzzama yakalanmış, büyük bir sabırla bu mağarada yaşamış ve karısının yardımıyla iyileşmiş. "Hazreti Eyüb sabrı" deyimi de buradan geliyor. Özellikle sinirli, problemli çocukları buraya götürüp şifa umuyor halk. Kale eteğinde, gölün kenarındaki yan yana iki mağara da Hz. İbrahim'e ait. M.Ö. 17. yy'da çok tanrılı dinlere karşı "tek tanrı" fikrinin öncülerinden olan Hz. İbrahim'i hac amacıyla ziyarete gelenlerin çoğu Suriyeli.
Bu kadar geziden onra artık karnınız acıkmıştır. Aslında Urfa'da yemek için acıkmaya da gerek yok. Geçerken yol boyunca bize eşlik eden kaldırımlardaki ciğer tezgahlarından yükselen kokular ile lokantaladan gelen kokular sizi o lezzete davet ediyor.
Bizim size önerimiz Urfa'da yemek için yalnız kebaplarla sınırlı kalmayın. Urfa kebapların yanında tencere yemeği dediğimiz yerel yemekleri ile de damak zevki olanlar için keşfedilecek tadlara sahip bir yerdir. Bildiğiniz yemekler de burada ayrı bir lezzete sahiptir. Mesela ekşili dolmayı bir deneyin.
URFA MÜZESİ
Şimdi karnınızı da doyurduğunuza göre artık Harran'a gitmek üzere yola çıkabiliriz.
Ama isterseniz Harran'a gitmeden önce şehir merkezindeki Urfa Müzesi'ni de bir gezin. Bölgenin sahip olduğu zengin tarihsel ve kültürel miras hakkıda bilgi edinmek için Urfa Müzesi iyi bir yer. Müzedeki, üzerinde bölgenin tarihsel ve kültürel mirasının işlendiği büyük haritayı iyice inceleyin. O harita Urfa'nın zengin tarihsel ve kültürel mirasını çok güzel anlatıyor.
Müze gezinizi tamamladıktan onra şimdi Harran için yola koyulabilirsiniz. |