Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Eylül 2011, 17:17   #1
Çevrimdışı
Ecrin
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Şanlıurfa - Harran




Harran Tarihi

Harran tarihiyle ilgili en doğ­ru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayan­maktadır ve M.O. V bin yıldan beri kesintisiz yerleşim vardır. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö. aynı ait çivi yazılı tabletlerde "Har­ra-na" veya "Ha-ra-na" şeklin­ de rastlanılmaktadır. Suriye’de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran'dan "Ha-ra-an" olarak bahsedilmektedir. M.Ö. 18. yüzyıla ait bir Mari tabletinde; Harran'daki SiN mabedinde Hitit Kralı ŞUPPiLULİUMA ile Mi­tanni Kralı MATiVAZA arasında ay tanrısı SİN ile güneş tanrısı ŞAMAŞ'un huzurunda bir anlaşma yapıl­dığından bahsedilmektedir.

Bu tarihi belgelerden anlaşıldığına görc, Harran adı 4.000 yıldan beri değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Harran adı, Sümerce ve Akat'ça "Seyahat Ker­van" anlamına gelen "Haran-u" dan gelmektedir. Bazı kaynaklar bu kelimenin kesişen yollar veya çok şiddetli sıcak anlamına geldiğini de kaydetmektedirler.

Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiş­tiği bir noktada bulunmaktadır. Bu özelliğinden dola­yı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asur'lu tüccarlarında önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu'dan Mezopotamya’ya Mezopotamya'dan da ı Anadolu’ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştır. Bu da zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur.

Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olması yönüyle de ünlü idi. Bu nedenlerdir ki Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir.
Asur, Babil ve Hitit devirlerinden beri Harran'da süregelen Sabiizm varlığını M.S. XIII. yüzyıla kadar sürdürebilmiştir. Bu nedenle Hıristiyanlar Harran'a Putperest şehri anlamına gelen "Hellenopolis" adını vermişlerdir. Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "Harran ekolü"dür. Harran’da birçok büyük bilgin yetişiştir. Devrin en büyük Matematikçilerinden,Tabiplerinden ve Yunan filozoflarının eserlerini Arapça’ya çevirenlerden 821 doğumlu sabit bin Kurra, Dünyadan Ay'a olan uzaklığı doğru olarak hesaplayan Battani (Avrupalılar Albetegni ve Albatainus derler), Yunan filozoflarının maddenin bölünebilen en küçük par­çasının (atom) parçalanamaz olduğuna dair iddialarını kabul etmeyen, oysa bölünmez kabul edilen bu parça­nın müthiş bir enerji ile parçalanarak Bağdat gibi bir şehri yıkabileceğini söyleyen ve böylece Atom'un mu­cidi sayılan Cabir bin Hayyan, Şeyhülislam İbni Tey­miye Harran'daki okullarda yetişmiş dünyaca Ünlü bazı alimlerdir. Hanbeli Mezhebi’nin de önemli bir mer­kezi durumundadır.

Emevi hükümdarlarından II. Mervan, Harran'ı dev­letin başkenti yapmıştır. Emevi Yönetimi 750 yılında Abbasilere yenilerek Harran’da sona ermiştir. Abbasi hükümdarı Harun Reşit zamanında kurulan "Harran Üniversitesi" dünyada büyük bir ün kazanmıştır.

Fatımiler, Zengiler, Eyyübi­ler ve Selçuklular gibi İslam Devletlerinin yerleşmelerine sahne olan Harran, 1260 yılı başlarında Moğollar tarafın­dan işgal edildi. 1272 yılında Moğollar burayı ellerinde tu­tamayacaklarım anlayınca Harran'ın Camiini, surlarım ve kalesini yıkıp yakarak ken­ti tahrip ettiler. Bundan sonra Osmanlı döneminde dahi Harran eski parlak günlerine bir daha dönemedi.

Harran, Cüllab ve Karako­yun ırmaklarının suladığı bir ovada kuzey Mezopotamya da kurulmuştur. Harran ovası bir ağ gibi su kanalları ile örülmüş bir tarım sahası idi. 1184 yılında Harran'ı ziyaret eden seyyah İbni Cübeyr, burasının gölgelik ve ağaçlık ol­duğunu, çeşitli meyve ve sebzelerin yetiştiğini ancak uzun süren bir kuraklık sonucunda da harap olduğunu söylemektedir.

13. yüzyıla ait seyahatnamelerde Harran'da 4 medre­se (Üniversite), 1 Hastahane, 1 düşkünler yurdu ve 8 hamamın bulunduğundan söz edilmektedir.

Bugün Cüllab ve Karakoyun ırmakları kurumuş ol­duğundan, Han-an sudan ve yeşilden mahrum bir ova­nın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır. Tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mi­mari kalıntıları, geceleyin gökyüzünde pırıl pırıl yıl­dızları ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Ata­türk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ova­sına akıtılacak olan Fırat Nehri, Harran'ı tarihteki ye­şil ve verimli günlerine kavuşturacaktır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver