Cevap: Kilis Cami ve Mescitler
Osmanlı Devleti Dönemi’nde Yapılan Camiler Tekke (Tekye) Camisi
Cumuriyet Alanı yakınında olup adını verdiği Tekke Mahallesindedir. Bazı kaynaklarda “Canbolai Camisi, Canboladiyye Camisi, Canboladoğlu Camisi” adlarıyla geçen cami “Canbolad Paşa Külliyesi’nin” merkez yapısıdır.
Evliya Çelebi’nin “Canboladoğlu’nun padişahane (padişaha yakışacak) camii” sözüyle betimlediği bu caminin, vakfiyesindeki (vakıf senedi) adı, “Tekke Camisi’dir.”
Canbolad Bey Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin hayranlarındandı; onun adına yaptırdığı tekkenin önüne bu camiyi yaptırdı ve “Tekye Camisi” adını verdi.
Bu cami taşıdığı teknik özellikler yanında, görünüm itibarıyla da yöresindeki benzeri yapılardan farklı olup; yerel teknik uygulamaların dışında Osmanlı sanatıyla entegre olmuş nitelikler taşımaktadır.
Görünüm mimarisi bakımından Kilis’in en önemli camisi olan bu yapı kuzey yönü ve buradaki cümle kapısı, kapının doğusundaki ve batısındaki pencereler, pencere alınlıklarındaki çiniler, çörtenler ve çörtenlerin altındaki rozetler, ustalıkla sanatı birleştiren uygulamalardır.
Yapının diğer üç cephesinde altlı üstlü pencereler (üstteki pencereler vitraylı) yer almaktadır. Bu pencerelerin tümü düz atkılı ve dikdörtgen olup, pervazları siyah, sarı renkli mermerdir.
Yöresi medrese hücreleri ile çevrili olan caminin, geniş bir avlusu ve görkemli bir giriş kapısı vardır. Zemini beyaz taşlarla döşenmiş olan avlunun sağında çift bilezikli bir kuyu ve önünde taştan yapılmış bir abdesthane bulunmaktadır.
Harimi örten tek büyük bir kubbe, beş kemerli son cemaat yeri ve kare planı yapının temel özelliklini oluşturur.
Çokgen kasnaklı olan kubbe, “14.40 metrelik çapıyla Kilis’in en büyük kubbesidir. Son cemaat yeri ile harimin tüm alanı kubbelerle örtülmüştür. Büyük kubbe görkemli görünümü ve diğer kubbelerle ahenkli uyumuyla dikkatleri üzerine çekmektedir.
Tekke Camisi’nin akıldan çıkmayacak bölümleri mihrabı ve minberi olup; ustalık kadar (taş işçiliği ) kullanılan taşlar ve renkler de belleklerde iz bırakacak kadar güzeldir.
Mihrabın taşlarının özenli ve düzenli işlenmesi, kimi meraklılara göre caminin yapım tarihinin - hangi tarihte yapıldığının – ipucunu verir.verir.
Dokuz taş basamakla çıkılan minberde de, yapı ve renk bakımından değişik taşlar kullanılmıştır. Evliya Çelebi’nin de hayranlıkla betimlediği bu yapı döneminin en güzel örneklerinden biridir.
Yarım daire biçimindeki mihrabı, Kilis’te özgünlüğü koruyan iki mihraptan biridir. Renkli mermer kullanılarak yapılan süslemeleri, birbirine geçen motifleriyle Zengi ve Memlük sanatı izlerini taşır.
1553 yılında yapılan minberin tümü renkli mermer, özgündür. Harimdeki ilgi çeken objelerin başında gelen minber, mermer işçiliği yanında bitkisel ve geometrik örgeleriyle ünlüdür.
Harimin kuzey yönünde ağaçtan yapılmış mahfiller de özgün olup, balkon biçimindedir.
Minare caminin kuzeybatı köşesinde, son cemaat yerinin hemen yanındadır. Siyah ve beyaz kesme taşlardan yapılan kaidenin köşeleri mukarnaslı, gövdesi de üç bileziklidir. Silindirik bir görünümü olan gövde yuvarlak olmayıp çokgendir. Kilis’in en yüksek minaresi olan bu yapının şerefe altı derin hücreli mukarnaslarla doldurulmuştur. Külahı da taş olan minarenin, mazgal biçiminde beş adet penceresi vardır. Hacı Derviş Camisi
Büyükkütah Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu camiyi Abdullah oğlu Hacı Mustafa yaptırmıştır.
Kıbleye paralel uzanan bir harimi ve son cemaat yeri gibi bölümleri olan cami dikdörtgen planlıdır.Üç kemerli son cemaat yeri çapraz tonozlarla örtülmüştür. Kemerler ile çapraz tonozlar ortada ve yanlarda bulunan ayaklara binmektedir.
Mihrabı ve minberi hakkında bilgi yoktur. Harimin batı yönünde olan minarenin kaidesi kare planlı, köşeleri pahlıdır. Günümüze kaidesi ile gövdesinin bir kısmı kalmıştır.
Harimi üçer eyvanla genişletilmiş cami, çapraz tonozlarıyla örtülü kıbleye uzanan tek sahınlı harimiyle özgün bir örnektir. Kadı Camisi
Büyükkütah Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan camiyi Hurufat Defterlerindeki kayıtlara göre “Karakadı” adlı bir kişi yaptırmıştır.
Aslında kare planlı cami sonradan (1822, 1878, 1889, 1900, 1938, 1995) gerçekleştirilen onarımlarla genişletilmiştir.
Son cemaat yerindeki kemerler yapının kuzey köşelerindeki birer gömme ayakla, ortadaki yedi tane dikdörtgen yığma ayağa binmektedir. Son cemaat yerini örten çapraz tonozlar kuzeyde ayakların tablalarına, güneyde de konsollara binmektedir.
Tonozların bindiği ayaklarla harim, iki sahına bölünmüş ve sonradan yapılan müdahalelerle doğu batı yönünde büyültülerek, genişletilmiştir. Harimin doğusunda ve batısında oluşturulan bu yeni bölüm günümüzde mahfil olarak kullanılmaktadır.
Biri harimin güney tarafındaki duvarda, diğeri batısına eklenen bölümde - harimin güneybatısında - yer alan iki tane mihrap vardır. Sivri kemerli ve oldukça derin bir nişten oluşan ilk mihrabın her iki yanında mukarnaslı başlıkları olan sütunceler bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli bir nişten oluşan ikinci mihrabın da iki yanında alt ve üstleri motifli köşe sütuncukları vardır. Nişi iki sıra mukarnaslı olan bu mihrabın mukarnasları altında bitkisel ve geometrik motflere yer verilmiştir.
Caminin oldukça basit olan minberi sonradan yapılmış olup, hareketlidir.
Yapını dört cephesinde de yağmur sularını tahliye eden üçü süslü diğerleri yalın olmak üzere toplam “18” tane “çörten” vardır.
Avlunun kuzeydoğusunda olan minare düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kaidesi kare planlı ve üst kısmı pahlıdır. Uzun ve silindirik bir gövdesi olan minarenin peteği yuvarlak, korkulukları yalın, şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur. |