Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Diyarbakır / Düşlerin Bekçisi
BURÇLAR: Bedenler arasında yer alan 82 Burcun çoğu silindir biçimindedir; bazıları ise dört yada altı köşelidir. Ben u Sen ile Dicle Vadisi’ne bakan ve savunması kolay olan cephelerdeki burçlar daha çok dört köşeli ve seyrektir. Dağ Kapı ve Urfa Kapı arasında kalan ve düşman saldırılarına daha açık olan bölgedeki burçlar ise yuvarlak ve daha sıktır. Bu bölgedeki burçlar, takviye duvarlarıyla daha da sağlamlaştırılmıştır. Artuklu döneminde yapılan burçlar büyüklükleri ve işlemeleriyle diğerlerinden ayrılır.
Burçlar genellikle iki katlı, bazıları ise üç-dört katlıdır. Ve alt katları depo ve ambar olarak , üst katları ise askeri amaçlarla kullanılmıştır. 82 burç arasında büyüklükleri ve işlemeleri nedeniyle Ulu Beden (Evli Beden/ Ben u Sen)Yedi Kardeş, Keçi Nur, Fındık, Mervani, Kral Kızı, Akrep Burçları daha çok bilinirler. Ulu Beden Burcu (Evli Beden/ Ben u Sen Burcu) ve Yedi Kardeş Burcu:
Surların güney bölümünde yer alır. 1208 yılında, Artuklu hükümdarı Melik Salih adına Mimar Caferoğlu İbrahim tarafından yapılmıştır. Silindirik yapısı, onu sarmalayan kitabesi ve çift başlı kartal, kanatlı aslan kabartmalarıyla oldukça heybetli bir burç olan Ulu Beden ve Yedi Kardeş Burçları plan ve bezemeleriyle birbirine benzer... Nasıl benzemesin ki?
Efsaneye göre zamanın hükümdarı bir yarışma düzenler; bu iki burcun yükseldiği yerde, planlarını da kendisinin çizdiği, çok sağlam ve çok yüksek iki ayrı burç yapılmasını buyurur. Kentte bu işin üstesinden gelecek iki kişi vardır. Bunlardan biri usta diğeri de onun kalfasıdır. Ustanın düşü ustalığını bir kez daha göstermek; kalfanın düşü ise ustasını geçmektir. Usta Yedi Kardeş’ler Burcu’nu, kalfa ise Ulu Beden Burcu’nu yapar. İş bitiminde hükümdar kalfanın burcunu daha çok beğenir. Buna çok üzülen usta kendini aşağıya atar...
Başka bir değişle, bu iki burç bir “düş”ün bittiği yerdir.
Bir başka efsaneye göre ise, düşmanlar Diyarbakır’ı kuşatmış, günler süren çatışmalardan sonra yedi kardeşin savunduğu burç dışında tüm kent düşmüştür. Düşman Kral, uzlaşmak üzere kardeşlere bir elçi yollar. Yedi kardeşler elçiye teslim olma koşullarını bildirirler. Burcu teslim almaya bizzat kral ve komutanlar gelecek ve teslim olduklarında yedi kardeşin canları bağışlanacaktır. Kral koşulları kabul eder ve komutanlarıyla birlikte burca girer. Ancak girer girmez bir patlama olur. Yedi kardeşler barut deposunu havaya uçurmuşlardır. Patlamayla birlikte kral, komutanlar ve yedi kardeş ölüd. Kert kurtulmuştur. .. KEÇİ BURCU: Mardin Kapısı’nın doğusunda, yontulmuş kaya kütlesinin üzerinde yer alır. Surlardaki burçların en eski ve en büyüyüdür. Yapım tarihi tam olarak bulunmayan burcun üzerinde, 1223 yılında Mervanoğlu tarafından onarıldığını belirten bir yazıt yer almaktadır. 11 kemerli bu burcun bir dönem tapınak olarak kullanıldığı sanılmaktadır. NUR BURCU: Yedi Kardeş Burcu’nun bitişindedir. Selçuklu döneminin en güzel eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 1268 yılında Selçuklu Hükümdarı Melikşah tarafından yaptırılmıştır. Duvarlarında kabartma halinde koşan at, aslan, geyik ve kadın figürleri işlenmiştir. Burada islam ikonografisinde ender görülen “çıplak kadın” kabartması ayrıca dikat çekicidir. TAŞLARA İMZA ATMAK
YAZITLAR: Diyarbakır surları, zaman içinde kentte var olan halklara ait kültürlerin bir toplamı gibidir. Her toplum taş, yazıt ve figürlerle adeta yapılara imzasını atar. Ancak, zaman içinde oluşan yıkımlar ve yeniden inşa faaliyetleri, bu belgelerin yok olmasına, yer değiştirilmesine yada eksilmesine yol açmış...
Yazıtlar, genel anlamda kenti imar eden önderleri öven, eseri yapan ustayı belirten sözcüklerden oluşur. Figürlerin ise, döneme ait inançları sembolize ettiği söylenebilir. Roma ve bizans dönemlerine ait yazıt ve figürler, daha çok Dağ Kapı’da toplanmıştır. Dağ Kapı’daki Latince yazıtın okunabilen kısmında şu sözler yazılmıştır.
“Yenilmez imparator, yiğit Velantitianus ile Grantianus’un sürekli önderliği altında ve onlar zafere koşarken (...) onların dindar yönetimiyle devlet temelinde kuruldu”
Abbasiler dönemine ait yazıtlara daha çok Mardin Kapı ve Dağ Kapı civarında rastlanıyor. Bu yazıtlardan birinde, Anadolu’nun bilinen ilk mühendislerinden söz edilir. :
“Allah adıyla başlarım. Müslümanların emiri imam Cafer el-Muktedir Billah’ın emriyle Cercera’lı İshak oğlu *****’nın yönetiminde ve mühendis Cemil oğlu Amid’li Amhed’in gözetiminde yapıldı.”
Mervani’ler döneminde ise Diyarbakır büyük bir imar hareketine sahne olur. Mervaniler genellikle köprü yapımına ve surların onarımına önem verirler. Bu dönemde halk bolluk içinde rahat yaşar, Diyarbakır önemli bir bilim ve kültür kenti haline gelir. Surlar’ın pek çok yerinde Mervanilerin onarım yazıtları ile karşılaşılır. Dağ Kapı üstündeki Mervani Mescidi bugün “Sanat Galerisi” olarak hizmet veriyor. Kapının iç kısmındaki yazıtın başlangıcında şunlar yazar:
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allaha ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve Allahtan başkasından kokmayanlar doldurur...”
Büyük Selçuklular Dönemi’nden kalan yazıtlar ise, Selçuklu Burcu, Melikşah (Nur) Burcu, Fındik Burcu gibi burçlarda ve Ulucami’de görülür. Süslü (Kufi) yazı ile (ağaç şeklinde yazma) oluşturulan bu Selçuklu yazıtları, Türkiye sanat tarihi bakımından eşsiz bir değer taşır. Bu alıntı da Selçuk’lu yazıtlarından;
“Büyük Sultan, şahların şahı, Allah’ın ülkesinin sultanı ve sahibi, Allah’ın halifesinin yardımcısı; dinin, dünyanın, devletin büyüğü, milletin güzelliği Alparslan oğlu Ebu’l-feth Melikşah kendi malından yapılmasını emretti.”
Diyarbakır Artuklu’lar döneminde de daha aktif ve canlı bir kentsel hayata kavuşur. Artuklular bir yandan surları onarır, diğer yandan da kenti cami, saray ve medreselerle donatır. Ancak Artuklu Türkleri tarafından gerçekleştirilen “Evli Beden ve “Yedi Kardeş” burçları savunma mimarisi tarihine eşsiz birer katkıdır; yazıtları kadar figürleri de Artuklu yaratıcısı dünyanın izlerini taşır. Bu mimarlık eserlerinin tasarımını Artuklu Sultanı Melik Salih Mahmud yapmış, yapımı ise mimarlar arasındaki yarışma ile gerçekleştirilmiştir.
Yedi Kardeş Evli Beden, Urfa Kapı, İçkale surları gibi pek çok yerde Artuklu yazıtları karşımıza çıkar. Bu yazıtlardan birinde şöyle denmektedir;
“Yapılmasını efendimiz, bilgin, adil ve mücahid kral, muzaffer ve güçlü insan, dinin ve dünyanın yardımcısı, İslam’ın ve Müslümanların sultanı Sultan Melik Salih emretmiştir.”
Eyyübiler döneminde de Diyarbakır Surları çok ciddi bir onarım görür. Bugün “Hindibaba Kapısı” ile “Dağ Kapı” arasında kalan burç ve bedenlerde Eyyübi’lere ait yazıtlara da rastlanır. .
“Eyyüpoğlu Ebubekir’in yükseklikler sahibi Sultan Melik Kamiloğlu, Müslümanların ve İslamın Padişahı, din ve dünyanın yıldızı Ebu’l-fet Eyüp Melik Salih Sultan Efendimiz aziz olsun” FİGÜRLER: Diyarbakır Surlarını zenginleştiren figürler, ayrıntılı bilimsel çalışmalar ve yorumları bekliyor. Bu sembolik anlatımların dönemin inanç ve kültürlerini yansıttığı söylenebilir. Söz konusu figürlerin büyük kısmı ise, Selçuklu-Artuklu dönemlerine ait. Anadolu’ya gelirken İslamiyet’le tanışan Türk boylarının inançlarında Şamanizm’in izleri görülür. Bu nedenle Diyarbakır Surları’nda görülen figürlü kabartmalar, Avrasya figür sanatı ile İslam, İkonografisinin karışımı olarak yorumlanabilir. Yine de bu gizemli figürler dünyasının yeni araştırmalara kaynaklık etmesi bekleniyor. |