“…kaçta kaçın benim? kanımda, kafamda sen varsın. sesin yetmiyor bana. seni bütün olarak istiyorum, etinle, iskeletinle, rüyalarınla bütün. ve yalnız benim olarak. mazini kıskanıyorum. halini kıskanıyorum. kendini rahat hissetmen beni kudurtuyor. anlarsan anla, ben anlayamıyorum. acı duymaman için derimi yüzdürtürüm, ama ayrılığın seni üzmediğini, yaralamadığını düşünmek kanımı tepeme çıkartıyor. üstelik buna imkan olmadığınıda biliyorum. biliyorum ki, benimsin, yalnız benim, edebiyen benim. dudaklarım, dudaklarına, tenim tenine, ruhum ruhuna alevden harflerle damgasını vurmuş. bu damgayı ancak ölüm silebilir. biliyorum ki mustaripsin. ekim, kasım, aralık, ocak… o zamana kadar yaşayacak mıyım? vaham benim. yine susuzum, eskisinden daha susuzum. belki uzviyetin isyanı bu, korkunç bir isyan. tepeden tırnağa öperek..“
Cemil Meriç