02 Temmuz 2011, 10:43
|
#1 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Kötü binalar, “ruhsuz” insanların bir yansımasıdır
Kötü binalar, “ruhsuz” insanların bir yansımasıdır Ev sahibi kapıyı açtığında içeriden bir ışık süzüldü. Odalarda perde olmamasına rağmen karanlık ağır basıyordu. Evin sabahları yarım saat güneş gördüğünü öğrendiler. Mutfakta iki kişinin sığabileceği kadar bir boşluk (balkon) vardı. Karşı evin mutfağında bir hanım yemek yapıyordu. Dar merdivenlerden inerken korkuluklara tutunmak gerekiyordu. Dış kapının merdivenleri kaldırımları kapattığından ancak yola inilebiliyordu. Park etmiş arabaların arasında bir kamyonet sokağı kapatmış mal indiriyordu. Kamyoneti bekleyen iki otomobil sürücüsü “abi 15 dakikalık işimiz var” cevabını almıştı. Yani “ister 15 dakika bekle, isterse 250 metre yokuş geri geri çık” deniliyordu. Evin kapısı sokak kaldırımını işgal etmişti. Apartmanın ikinci katından silkelenen halının tozlarından kaçmak için biraz hızlı yürümek gerekmişti. Yan apartmanın zemin katının demir parmaklıklarını kendilerine kale yapan çocukların şutları evin camlarını sallıyordu. Camı aralayan kadını gören çocuklar umursamaz bir tavırla, “çocuğu uyuttum, sizin yüzünüzden uyanacak” sözlerini dinlediler. Tam bu bağrışmaların ortasında tüp yüklü bir kamyonetin frenleri boşalmışçasına gelişi onu korkuttu ve kaldırıma çıktı. Çocukları sıyırıp geçen kamyonet, yolu kapatan kamyonete çarpmamak için acı bir fren yaptı. Çöp gününden iki gün önce bırakılan çöp yığınlarına çarptı. Patlayan torbalardan dağılan çöplerin kokusu sardı etrafı, bir de çöpe çarpan adamın sesi... Uzun bir sokaktı bu. “Akasya” sokağının arkasındaki “Lale” sokağı. İsmi ne kadar iç açsa da kaos ve karmaşa hakimdi burada. Kiralık ev bulmak ümidiyle geldiği bu sokakta sıkıştırılmış insanların içinde insaniliği aradı durdu. İnsan olmak bir şerefti. İnsana, insan olduğu için değer verilmeliydi. Ama sokağın planından, yapılan apartmanlara, açılan dükkanlardan, oraya mal bırakanlara kadar insan olmanın değeri yansımıyordu. Yollar, kaldırımlar, evler insan olma şerefinin yüz karasıydı. Ne belediye, ne bu sokağın planını çizenler, ne apartmanlara bu haliyle ruhsat verenler, ne binalarını kara bir leke gibi yükseltenler, ne sıkıştırılmış evleri dizayn edenler insan olmanın değerini yansıtabiliyordu! Kötü sokaklar, kötü binalar “ruhsuz” insanların bir yansımasıdır. Düzen ve intizam, estetik insanın içindeki güzelliği yansıtır dışarıya. Araba barikatlarını geçip, yola mal koyan esnafı aşıp evinize vardığınızda odanızın penceresinden yan binanın dumanını soluklamayın. Yapacağımız iş iyi olmalı. İyi plan, iyi yerleşim, iyi evler, iyi sokaklar ve iyi insanlar... Aslan yattığı yerden belli olmaz mı? Biraz gayret yetmez mi sizce...
__________________ Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe ELbet "bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..! |
| |