06 Mayıs 2011, 16:19
|
#1 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Darağacında Bir Çürük Fidan!
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bugün Türk solunun 'idolleştirilmiş' isimlerinden biri olan Deniz Gezmiş'in ölüm yıldönümü. Peki, Gezmiş solun kahramanı olmayı hak ediyor mu? KİMDİR?
İsminin çevresine romantizmle örülmüş bir hayranlık taşır Deniz Gezmiş, parkasını seksenlerin sonunda sırtından çıkarıp kadife ceket giymeye başlamış başarısız solcuların neredeyse 'Yerli Che Guavera' konumuna iteklemeye çalıştığı 'kendi devriminin' fidanı.
1947 Şubat'ında Ankara Ayaş'ta dünyaya geldi. Babası ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ise ilkokul öğretmeni Mukaddes Hanım'dır. Ailenin üç erkek çocuğundan ikincisidir minik Deniz. Ağabeyi Bora Gezmiş, büyüyünce bankacı, kardeşi Hamdi Gezmiş ise mali müşavir olmuştur.Ulusalcı Cumhuriyetçiler'in idealize edilmiş küçük burjuva ailesidir yani Gezmiş'ler. Memuriyet ile düzende çizilmiş bir saygınlığa oturan anne baba ve 'aklı başında' birer kariyer seçen pırlanta gibi kardeşler. Yani 1. Cumhuriyet'e karşı bayrak açmak için elle tutulur bir ortama doğmamıştır Deniz.
Ankara doğumlu bir isimdir, köken olarak da Kürtlükle TAMAMİYLE alakasızdır, bu da demektir ki büyüyen Deniz'in solcu ve Kürt halkının haklarının savunucusu haline gelmesi de sıradışı bir fikirsel evrilmedir. 'SOLCU OLACAĞIM AMA AYNI ZAMANDA ULUSALCIYIM'
1965'te Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu kurar, aynı yıl İşçi Partisi'ne üye olur. Yaş 18.. Başta kavak yelleri, ilk sokak eylemleri, ilk gözaltı ve Hukuk Fakültesi'ne giriş.
Kültürel değil ekonomik emperyalizme karşıdır Deniz, ABD bayrağı yakar ama SSCB'nin güçsel yayılmacılığına hayranlık besler. Hatta 1968'de Devrimci Hukukçular Örgütü'nü kurar, örgütçüdür. Bireysel hareket etmeyerek, sola disiplin getirmeye çalışır.
Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ün protesto ettiği için tutuklanır, şimdiki 'Omletçi' Kollektif'ler gibi değil çatır çatır kınar ama Bakan'ı.. Ardından ABD'nin 6. Filo'sunu da protesto eder.
Uzatmaya gerek yok, İstanbul Üniversitesi'nde başlayan işgaller ile mücadelesini şiddet boyutuna taşır. Maske düşmüş, sonbahar geçmiş, komünizmin kızıl rüzgarında ilerleyecekken Samsun'dan Ankara'ya 'Mustafa Kemal Yürüyüşü' düzenledi.
Türk solunun aslında evrensel sola öykünüp hemen sonrasında merkezi ulusalcı baskının dişlerine itibar etmesinin kısa bir örneğiydi bu hareket. 'ANNE, BEN ARTIK GERİLLAYIM!'
Birkaç eylem ve birkaç okul baskını daha.. Sonra ver elini Filistin. O zamanın Filistin'i, şimdinin Lübnan'ı.. PKK'lılar gibi Bekaa Vadisi'nde eğitim görmese de, iddialı bir gerilla olur. Türkiye'ye dönünce okul kantinini basmaktan sıkıldığını fark eder ve banka soyar!
Evet, banka soyar! Sol, emperyalizm, proleterya, kardeşlik, diyalektik; tüm kavramlar iç içe geçmiştir. Oldu olacak, bir de adam kaçırma kulvarına sapar. Dört ABD'li askeri kaçırır! Firardayken de yakalanır. İPİNİ MUHTEŞEM SÜLEYMAN ÇEKER...
Asılması da olay olur!
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1. No'lu Mahkemesi'nde yargılanır bir sivil olarak. Türkiye'nin her daim özenle korunan askeri ve yargı vesayeti Deniz'in suyunu çekmeye kararlıdır. İdam kararı verilir ama onay için Senato'ya sunulur. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit 'Hayır' oyu kullanır. Bir lider ise 'Evet' der asılmasına, kim mi? Şimdilerde Haberal'ı göklere çıkaran, AK Parti ve Başbakan Erdoğan'a alenen savaş açmış olan, siyaset arenasındaki varlığıyla artık kamuoyuna bıkkınlık veren Süleyman Demirel!
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da, eski silah arkadaşlarının -askeri savcı ve hakim- talebini kırmaz.
Deniz asılır, adı da fidan kalır.
Ulusalcı bir aileden çıkan solcu!
Evrensel barışı, şiddete teslim eden devrimci!
Yetiştirme gerilla!
1. Cumhuriyetçiliğe saygı duruşunu ihmal etmeyen bir sistem savunucusu ama nasılsa 'ezilenleri' sloganlarında hatırlayan provokatör!
'Tam bağımsız Türkiye' demiş ancak Ankara'nın Moskova ile yakınlaşma rüyaları kurarak, kendi söylemiyle ters düşmüştür. Nitekim dönemin SSCB'si kendisine yakınlaşan Doğu Bloku'nu demir yumruğuyla sevmiştir yıllar yılı.
Fidan doğulur ama fidan olunmaz!
Fidan eğri doğabilir ama düzeltilemez! Demek ki fidan baştan hatalıydı ve onu düz görenler, velhasıl, görmek isteyenlerin doğruluğu sorgulanmalıydı.
Ama Türkiye'de sol olmadığına göre, bunu yapmaya da gerek yok! |
| |