27 Nisan 2011, 13:50
|
#1 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Osmanlı Ermenileri Konferansı Çok Şey Başardı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
24-25 Eylül 2005 günlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde toplanan, "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" başlıklı konferansta sunulan bildirilerin ve yapılan konuşmaların metinlerini bir araya getiren kitap, beş yılı aşkın bir süreden sonra yayımlandı. (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Mart 2011, 614 s.) Kitabın yayımlanması uzun sürdü. Ama bunun çok fazla önemi yok. Zira her ne kadar kitap, fevkalade okunmaya değer bildirileri içeriyorsa da, konferansın asıl önemi, orada söylenenlerden çok, böyle bir toplantının yapılmasındaydı. Nitekim bu konferans, Cumhuriyet döneminde Osmanlı Ermenilerinin başına gelen (adına "soykırım" deyin veya demeyin) büyük felaketin üzerine örtülen şalın kaldırılmasında, Türkiye'nin bu acı tarihle yüzleşmeye başlamasında önemli bir rol oynadı. Bu yüzleşmenin tam olarak gerçekleşmesi için gidilecek daha çok yol var. Ama esas olarak bu konferansla açılan yoldan Türkiye, bugün İttihat ve Terakki yöneticilerinin aldığı bir kararla yurtlarından sürülen, yollarda katledilen, açlıktan, salgın hastalıktan kırılan yüz binlerce Osmanlı Ermenisinin başına gelenler konusunda hiç şüphe yok ki bugün çok daha bilgili ve bilinçli. Sağlanan ilerlemeyi, yakınlarda tanıştığım, ailesi tehcirle Lübnan'a sığınan, kendisi şimdilerde Britanya'da yaşayan bir Ermeni gazeteci şöyle ifade etti: "Türkiye'de büyük bir değişim olduğu muhakkak. Dört beş yıl öncesine kadar, buraya geldiğimde Ermeni olduğumu söylemeye dahi çekiniyordum. Şimdi ilk kez tanıştığım kimselerle dahi, başımıza gelenleri bütün açıklığıyla konuşabiliyorum." Kitabın başındaki konferansın hazırlanışının ve çeşitli engelleme çabalarına rağmen yapılmasının öyküsünü anlatan yazısında Selim Deringil, 23 Şubat 2005 günü gönderilen, konferansa davet mektubunda yer alan şu satırları hatırlatıyor: "Bu girişimin ortak paydası, belki vicdani bir sorumluluğun idraki olarak ifade edilebilir. Bu yalnız, bilimsel gerçek veya dünya vatandaşlığı nezdinde bir sorumluluk değil, aynı zamanda ülkemize, toplumumuza, demokrasimize karşı bir sorumluluktur. Otoriter hatta totaliter yaklaşımları doğrultusunda 'vatanseverliği' kendi tekellerine almak isteyenlere karşı, evet, tam da bir vatanseverlik sorumluluğudur. Körü körüne inkâr ya da 'Türk'ün Türk'e propagandası' diye tarif edilebilecek yaklaşımlar, kendi yalanlarına hapsolup kalmayı beraberinde getirmiş; bu da politikayı esneklikten yoksun, dolayısıyla güçlü değil zayıf kılmış; ülkeyi yalnızlığa itmiş; hiçbir şey kazandırmadığı gibi çok büyük zarara yol açmıştır. Savunma siperleri kazacağım derken kendini çok derin bir kuyunun dibinde bulan ve şimdi oradan nasıl çıkacağını bilemeyen bir zihniyet darlığına karşı farklı, eleştirel ve alternatif bir ses yükseltmek, en fazla Türkiye'nin yararına olacaktır." Öyle olduğuna en küçük bir şüphe yok... Osmanlı Ermenileri konferansından bu yana Türkiye'de yaşanan en büyük acılardan biri, Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de alçakça öldürülmesi oldu. Bu cinayeti tasarlayanlar hâlâ ortaya çıkarılamadı. Ama Dink'in katlinin ülkeyi kargaşaya sürükleyerek bir askeri müdahaleye zemin hazırlama çabalarının bir parçası olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor. Bu vesileyle, dost ve meslektaşımız Hrant'ı, konferansta yaptığı, o gün hepimizi derinden etkileyen konuşmanın bir bölümüyle anmak istiyorum: "Bu konferans benim için çok önemli. Türkiye'de yaşıyorum, Türkiyeli bir Ermeniyim. Bu konferansı böylece iki türlü algılıyorum. Bir tanesi şu: Türkiye'nin gerçek anlamda demokratikleşme sürecinin bir parçası sayıyorum. Türkiye bu konferansla önemli bir eşik atlamıştır. İkincisinde ise, Ermeni dünyasının ruh haliyle ilgiliyim... İşte bu konferansın yapılması onları 'Türkiye'de neler oluyor?' bağlamında olumlu yönde şaşkına çevirecektir. İşte bu iki açı benim için çok önemli. Bu iki açıdan da kazanımlar elde etmek istiyorum. Türkiye demokratikleşmedikçe Ermeniler iyileşemeyecekler..." |
| |