Hadi bir bakın aynaya!
Mutluluktan konuşulmaz bu ülkede. Çünkü ayıptır
Türkiye'nin sessiz halkı mutluluğu bulunca ne yapacağını bilemez.
Ne işe yaradığını, neye benzediğini bilmez.
Mutluluktan konuşulmaz bu ülkede.
Çünkü ayıptır.
Mutsuzluktan söz ettiğinizde bir an durup kulak verirler de, mutluluk için
yaşamınızı değiştirmeye kalkarsanız, eğer daha iyi bir hayat vardır diye
kalkarsanız ayağa, bir de kadınsanız üstelik, vururlar adamı.
Hiç acımazlar.
Çünkü mutluluk kimseye yakıştırılamayacak kadar uzaktır.
Bu ülkede sorunların çözümünden konuşulmaz.
Bu ülkede sadece sorunlardan konuşulur.
Sadece şikayet edilir.
Sadece söylenilir.
Bu yüzden bu ülkenin kadınları mutsuz yatarlar yataklarına.
Mutsuz kalkarlar sabahları. Bir yere sığmayan o mutsuzlukla susarlar.
Dişleri, dilleri, dudakları kanar susmaktan...
Çünkü konuşulmaz yataktaki yalnızlıktan.
Çünkü yok sayılır, çünkü ayıptır, çünkü iffetli olmak bunu gerektirir.
Mutsuz ve terbiyeli yaşanır böylelikle.
Bu iki yüzlü anlayıştan çok sıkılmadınız mı artık kadınlar? Bu kabulleniş
niye?
Makbul olanın önceden belirlenmiş olması mı? Toplumun beklentileri mi? Peki
sizin beklentileriniz?
Genel kanıya uygun hareket. Güvenli adımlar. Sizin için kocanız tarafından
çizilmiş olan ideal yol.
Standard yaşamlar.
Belli bir yaşa gelmiş kocanız ,yaşlılık günlerin de sizi bakıcı olarak
gören, onu toparlayan derleyen, size sevgi değil, saygı duyan, ne de olsa
çocuklarının anasısınız ya!
Ama beyimiz sevgiyi dışarıda aramayı da iyi bilir, coşkuyu da, heyecanı da.
Birde ben çok mutluyum evliliğimde yolun da demezler mi. Ahh kadınlar,
kadınlarımız...
Onlara bu rahatlılığı siz biz veriyoruz, neden? Ya ekonomik nedenlerden ya
da konduramamaktan “benim kocam yapmaz”, ya da ilgili kadın rollerin de ona
sıkıyönetim uygulayarak takip ederek sahte bir rahatlatma yaşamaya,
polyannacılık....
Suskunluğu hak mı görüyorsunuz ey hemcinslerim sorarım size...
Böyle bir adamla o büyük suskunluğu yaşamaktan bıkmadınız mı?
Öğretilmiş hayatları yaşıyoruz. Keyif aldığımız şeyleri koymuyoruz
hayatımızın merkezine.
Düşünmeye bile vaktimiz yok di mi?
Öğretilmiş hayatları yaşamaktan öğrenmeye fırsatımız bile olmadı.
Aramaya, keşfetmeye, sorgulamaya, istemeye, elde etmek için acı çekmeye,
çarpışmaya ve hatta isteklerimiz uğruna birçok şeyi feda etmeye....
Hadi bir bakın aynaya!
Hiç konuştunuz mu kendinizle açık açık?
Hiç korktunuz mu ya başarırsam bana neler yaparlar diye?
Korkmayın.
Eğer başarırsanız sizi vurmak isterler. Vurulursanız mutlu ölürsünüz.
Eğer başaramazsanız mutsuzluk yavaş yavaş kemirmekteyken canınızı sessiz
sedasız veda edersiniz...
Bir parça şansınız varsa sevdiğiniz insanla yeniden başlamak için bütün
yolları denemelisiniz.
Mutluluk hepimizin hakkı, anamızın ak sütü gibi hem de...
Mutluluklarımızı mühürletmeyelim...
Siz bakmayın kimseye, buna kocanız da, sevgiliniz de dahil, hayatınız bir
tek sizin elinizde! |