''Büyük tanrının çok fazla silahı vardı benim için. Fazla haklı ve güçlüydü. Ne bağışlanmak,ne kabul edilmek,ne de bulunmak istiyordum,daha az bir şeydi istediğim,çok fazla olmayan bir şey-ruhen ve bedenen ortalama bir kadın,bir araba,kalabileceğim bir yer,bira,yemek,mümkün olduğunca az diş ağrısı ve patlak lastik,ölene dek uzun hastalıklardan uzak olmak;berbat programlara rağmen bir televizyon bile fena olmazdı,bir köpekse çok hoş,ve birkaç dost,iyi tesisat ve boşlukları doldurmaya yetecek kadar içki ölüm gelene dek,ki(bir korkak için) çok az korkum vardı.Ölüm hiçbir şey ifade etmiyordu benim için.Arka arkaya gelen berbat şakalar dizisinin son şakasıydı.Ölen için sorun değildir ölüm.Bir filmdir,fark etmez.Ölenin yakınları için sorundur ölüm,ve sorunların büyüklüğü ölenin mirası ile doğru orantılıdır.Bir berduş öldüğünde tek sorun cesetten kurtulmaktır.Kimi insan büyük servetlere doğar,ama herkes meteliksiz ayrılır bu dünyadan.Sanatçının durumu farklıdır elbette:kimilerinin ölümsüzlük olarak tanımladığı bir koku kalır onlardan geriye,ve tabii ki sanatında ne kadar iyiyse bıraktığı koku da o denli güçlü olur-renk,ses,yazı,yontu ve diğer biçimlerde.Ama yaşayanların hatasıdır bu ölümsüzlük-sarılırlar bu kokuya,tapınarak.Sanatçının suçu değildir.Ölümsüzlüğe hayat ait olduğundan daha ait olmadığını bilir sanatçı-fırsatını kullanır ve sıranı savarsın, diğerleri denesinler şanslarını.''
( Charles Bukowski - Shakespeare bunu asla yapmazdı )