Geceden Ayrılan Karanlık
Gelmeden yeni tazelemişti kokusunu.
Gece geçirmiş üstüne, gece giymiş gözleriyle.
Çırılçıplak bir gökyüzüydü karşımda!
- Geldim çünkü bir ‘sen kalmış’ bende.
- Boşuna gelmişsin o artık ‘sen’.
-Gidiyorum çünkü bir ‘ben’ gerek bana.
-Gidemezsin! O artık ‘ben’.
-Anlamıyorsun nefes almıyorsun artık içimde!
-Anlıyorum işitemiyorsun sen artık içini.
Gecesinden bir yıldız kaydı evin ortasına,
Ortasından çekiliyordum ben de içine.
Konuşuyordu dudakları..
Konuşmuyordu hayır! Ateş ediyordu üstüme rastgele.
-Yazma artık beni satır aralarına.
- Öl denmez nefes alana, yakışmıyor ağzına.
- Ağzımı bıraksam sana, konuşursun ara sıra.
- Hiç gitmesen mesela, korkarım tek başıma!
-Büyümemiş miydin sen, hem de yanımda.
- Büyütmüştün ya işte, gidersen küçüleceğim!
Kan çekmiş göz kapaklarına.
Kapatmayı unutmuş yine damarının birini;
Akıtıyor beni en dışına.
-Gündüz olmam gerek!
- Lambayı yakayım.
-Güçlü olmam gerek.
-Bir daha seveyim.
-Gitmeden önce arınmalıyım, duş alsam iyi olacak.
-Bende geleceğim.
Gecesini bir köşeye çıkarttı.
Bende her ayrılıkta kızaran yüzüm kurusun diye astım tavana.
Suyu açtı, kıpkırmızı akıyordu tenine.
- Gel son kez ıslanalım.
- Gitme hep ıslak kalalım.
Duşa girdik;
Kanla, şehvetle, aşkla yıkandık.
Ve bitti..
Ayrılıkla kurulandık!
Gamze GEDİK