Yalnızlık İkindisi
rakıyı susuz severim,
ama ağzıma içki sürmedim.
göğün tavanına çivilediğim bütün yıldızları
ben kafam güzel kaydırdım ömrümden.
ama ne içtim de böylesine güzelleştim bilmiyorum.
hudutlarda boy gösterdi ayrılık,
dökülürken gözlerinin kalibresinden yapraklar,
sonbaharı kıskandırdık ve hazan karanlığından bir gecede yabancılaştık birbirimize.
tarifsiz bir güzellik vardı karşıma dikilen,
ben henüz acemi ve yarası kurumamış cümleler üzerinde, nokta nöbetleri beklerken.
yüreğim mutluluğun şafağını sayarken dizelerimde, kana bulandı bütün şiirlerim.
benimde yarım kalan şiirlerim oldu elbet
özlediklerim
beklediklerim
uğruna hazan olduğum aşklarım bile oldu
ama ne dal kıymet bildi ne de rüzgâr.
tel örgülü duygular içinden nâralar yükseldi karanlığa
nice aylar gömdüm yüreğime, nice yıllar
her hareketi sana adanmış saatler ve dakikalar..
bir hayat üzerinde gerçekleşmiş
en kanlı, en büyük devrim değil miydi ayrılıklar
en solcu aşklar siyaset meydanlarından sokaklara inmedi mi
sol göğsümüzün altından yükselen çığlıklar geleceğimiz için değil miydi
her cadde
her sokak
apartmanlar
okul duvarları
kaldırımlar ve daha nice mekanlarda
seni seviyorumlar sprey boyalarla çığlık atmadı mı duvarlardan
biz bir örgüt değil miydik
yalnızlar
ağlayanlar
gülenler
aşklar
aşıklar
orak çekiç yerine duvarlarda gördüğümüz kalp resimleride devrimin bir parçası değil miydi
ayrılığın yıl dönümünden bir gün sonra bir yalnızlık ikindisindeyim
hiç bir şey değişmedi, gözlerim hâlâ yeşil
gözlerim hâlâ yolunu gözlemekte
ve ben halen sana sırıl sıklam aşığım.
bazen tak ediyorum
çıksam sokaklara
apartmanların bütün zillerine basıp kaçsam
çöp konteynırlarını devirsem,
arabarı çizip kendimi sessiz bir yol sonuna kussam.
Sonra kulağımı soğuk asfalta yatırıp bir polis çığlığı beklesem,
aklımdan seni biran olsun çıkara bilir miyim sevgilim
ben hâlâ çocukluğumdan medet umuyorum,
kendimden utanacak kadar yalnızlaşıyorum bazen
bazende kaçıp kutulmak istermişçesine bir kalabalık ortasından
kendimden uzaklaşmak istiyorum..
işte bir pazar gecesiydi...
şairler henüz gittiğini duymamıştı..
ilhamlarını izlerken kalemler
alt yazılarda aşklardan bahsediliyordu.
tan vaktine kan sıçradı bir şair bültenine
"canlı canlı" öldüğüm yazıyordu
bir son dakika haberine göre.
gözlerimi açtığımda
gittiğin vakte kurduğum saat yastığımın altında iç çekip ağlıyordu.