Sustukça, içeri doğru kanıyor yüreğim,
Kendi kanımda, kendi yüreğimde boğuluyorum.
Gri sokaklarına kadeh kaldırıp İstanbul'un,
Kan tükürdüm sokaklarına,
İzlerimi şehrin takım elbiseli tanrıları bulsun.
Kanatırdı yüreğimi ilgisizliği,
Ağlatırdı gözlerimi kavuşamamanın vakitsizliği,
Yağmuru yağdırması gibi bir bulutun.
Kanatan şarkılara sarıp, saklarken kırgınlığımı,
Hüzünlü notalar taşıyan porteler kadar yorgunum.
Anne, yüzüme bak,
Ben ölüyor muyum?
Boyuyor muyum gökyüzünü kızıla kanlı bir küfür gibi.
Öleceksem,
Etten kemikten soyunup,
Ayrıştırılacaksam hiçliğe,
Bir rakı masasında,
Mevsim bana yalan söylerken,
Şehrimin anahtarı sade bir törenle,
Sevgilime verilirken,
Cehennem koynuma taşınırken,
Şeytanlar keman çalarken,
Hayat bana hala ihanet ederken,
Tanrı, çığ gibi üzerime devrilirken,
Cesedimi bulutlara üfleyin,
Vasiyet ediyorum...
Dedde..