Rıfat Ilgaz, Tüyap Fuarı’nda kitaplarını imzalıyordu. Yazarın imzalı kitabını almak için sıraya giren gençlerden biri sordu:
“Efendim, eserleriniz çok sürükleyici. Özellikle ‘Hababam Sınıfı’na bayılıyorum. Bildiğim kadarıyla öğretmendiniz. Neden yazar olmayı düşündünüz? Ve yazar olmak isteyenlere neler önerirsiniz?
Yazar, soru soran gence baktı:
- ”Biraz beklersen sorunun yanıtını alacaksın…”dedi…Ilgaz, bir süre sonra sohbetine başlamıştı:
“Yazmak benim tutkum. Halkın beğenisini kazanmak hoş bir duygu. Ben yaşarken buna ulaştığım için sevinçliyim… Yazar olmayı tercih etmemin nedeni, insanlara yararlı olmak istememdir.
Okurlarının olduğunu hissetmek, işte bir yazara güç veren de budur.
Yazar olmak isteyenlere neler önereceksin dersen: Düşünce ve duyguları yazıya dökebilmek için, öncelikle çok kitap okuyarak buna zemin hazırlamak gerekir. Her yazarın dünyası farklıdır. İşte bunu keşfetmek, ancak okuyarak sağlanır…
Yazmak sabır işidir. Yazdığım her kelime, çocuğum gibidir. Tıpkı bir anne çocuğuna bakarken nasıl özenli davranıyorsa, ben de yazıya aynı ihtimamı gösteririm.
Yazarlık, bina inşa etmek gibidir. Bir duvar ustası nasıl duvarları örerek bir eser meydana getiriyorsa; bir yazar da kelimeleri örerek eserini tamamlar. Kitabı okurlarıyla paylaştıkça, kendini daha çok takviye etme ihtiyacı hisseder.
- ‘Tamam, ben iyi bir yazarım’ dediğin zaman bakmışsın bir ömür geçmiş aradan; yani bir ömre bedel bir gelişim süreci…”