Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Kasım 2010, 04:14   #3
Çevrimdışı
Sevda
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Gidiyorum Yusra!...





Gidiyorum Yusra!...

Ardımda yıkık bir d/evrimin mecalsiz döngüsü...
Ellerim kan ter ve de hınç
Hüznün duvarına bi vursam
Kemikleri sızlar acının
Topuklarım inat giyili
Gözlerim isyan!
Karşı koymaz cümle âlem
Varmam hiçbir sevaba
Doğranırken harf harf günaha...
Duy beni Yusra!
İç çalkantılı bir sancının dışa taşmasıdır bu...
Uzak dur!
Sıçramasın bağrına
Boynumda ağır bir vebal-i Aşk
Parça tesirli...
Dağılır şakağında sevdanın
Suretinde helezonik bir g/iz
Çözümü sahipsiz ve kimsesiz...
Gidiyorum Yusra!
Sahi ne çok benziyorsun İslambol'a
Kaç kez kuşattım suskunluğunu
Fethedemedim ruhunu
Kapında çocukça bir "ayrılık" b/ağladım
Ondandır;
Tarihin alnına bir dipnot bile olamayışım
Kılınmaz belki Ayasofya'da nikâhım
Bir Üsküdarım bile yok gerdanına takacağım
Burçlarına yüreğim diktim
Varsın delik deşik olayım...
Bak,Fatih'in değilim Yusra!
Layık olamadım sevdana
Boğazına takılmasın gidişim
Uyan/ma gözlerimden bir daha
Söz biledim kılıcımı
Seni rüyalarıma savuracağım...
Gidiyorum Yusra!
Daha büyümemişken tomurcuk kadar aşka
Filizlenmem sana bir daha
Her metrekarende çürüdü hücrelerim
İliklerime kadar kurudum toprağında
Eli boş kaldı ülfetim
Ne de susuz külfetin!...
Gidiyorum Yusra!
Yalpalansın keder
Büklümler çizsin bulanık tablosuna
Hıçkırıklar takılsın ciğerlerine
Yırtılsın yatağı
Akmasın sevdaya
Solumasın hiçbir adı
Yalnızlığı erimesin
Saçaklarında buz tutsun ölüm
Bitsin artık biçemsiz oyun
Kaldıramıyorum bu sahneyi
İnsin acının perdesi...!
Gidiyorum Yusra!
Tuz buz olsun gece...
Koynumda kaynar hiddettim
Âmade selam durur sermest sokaklar
Ayaklarıma kapanır meczup caddeler
Lâkin sözüm devrik...
Kaldırımlara yenik
Bir b/akış esirgense nolur
Sessizce geç
K/aldırma!
Gidiyorum Yusra!
Dokunma bana...!
Salarım kendimi boşluğa
Son arzum sana:
Sıfırından bir ızdırabım var
Versem alırmısın,
Eteğine tutuştursam ya da
Beyninde çıldırır mısın...?
Gidiyorum Yusra!
Yüreğim sana emanet...
Unutma ki
Ç/ağlayanınım!
Oyduğum çukurlara beton et
Vasiyetimdir:
Kalemim kırılmasın!
N'olur beni intihar et!....



Zeyda...
Bir Gidişin Öyküsü...


Düşerken Yusuf’leyin hayallerim kör bir kuyuya
Züleyha masalları uçuşuyor mavi göklerinde senin.
Kaybolup gidiyor çok uzaklarda
Dokunmak istediğin yıldızlar; fezanın boşluğunda
Oysa biliyorsun ki Zeyda;
Değersen kaybolacak efsunu sevdaların.
Şehri esir alan suskun vaveyla
Dövüyor yamaçlarını öldüresiye hüznümün
Avuçlarımda yüreğim,
Ölesiye kan revan şimdi
Ve ölesiye can çekişte rüyalarım…
Kentin ezgisini çalan o saba makamı
Ayrılığın ayak sesleri, Zeyda
Öyle durup bakma gözlerime bir lahza
Görme bu kadar çok kırılıp döküldüğümü
İnce bir kristal gibi toz olup dağıldığımı…
Yoksa gönlüme biriken yokluğunun yası
Dolup gözlerimden taşacak bir Nil nehri gibi
Aşikâr olacak sakladığım deruni ıstıraplarım
Bilme bu kadar duçar olduğumu hazana…
Mademki gidiyorsun
Gözlerinin rengi solgun sepya
Çarpmadan gözbebeklerimin ta içine
Git Zeyda
Âleme belli olmadan perişanlığım
Git benden uzaklara
Batmadan daha fazla acıya…
Çiy tanesi değil yaprağında gördüğün
Ağlayan bir gülün gözyaşı, Zeyda
Kanayan bir günün can kırığı…
Son perde inen
İşte isyan
Yok, çaresi artık
Görünen serde nisyan…
Mavilerin solduğu vakit
Münzevi şarkıların soylu yalnızlığında
Tek başına inzivaya çekilip
Gelmiştir zamanı gitmenin
Yitip giden İstanbul’un hatıralarından
Geride bağrı yanık türküler bırakarak
Ağlayarak, kanayarak ve kavrularak
Bu sevdanın narında
Yitip gidişimizin en derin ayrılığı
Zehir olacak büyüyen bebeklerin dillerinde
Çamura batacak saçlarıma değdiğin yed-i Beyza
Ve içime kanayacak şairlerin bütün şiirleri
Sen bilmeyeceksin, Zeyda
Ben bilmeyeceğim
Bütün bu olup olanları
Sadece yaşayacağız öylesine
Ve öylesine savrulacağız
Hayatın herhangi bir köşesinin
Hiçbir şey yaşanmışlığına
Tükeneceğiz hiç kimsesizliğimizin tenhasında…
Olmayacak belki hatırımızda
Ne vapurun acı sesi
Ne de çığlığı martıların
Zeyda ama
Ama Zeyda
Kalacak olansa vehmimizde
Bir ayrılık
Bir yüzük
Ve bir söz nadan
‘Hoşça kal ey yaralı sevda’
Bir veda
Hoşça kal Zeyda…
Hoşça kal…

Arif Onur SOLAK


Konu Sevda tarafından (04 Ağustos 2011 Saat 04:00 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver