Agop II
Agop II
Kağıttan gemilerimiz değil,
anılardır şimdi dalgasına gömüldüğümüz
an gelir,
düşlemek zordur bilirim.
zamanın ablukasında, ayaküstü yaşamlardır körelten insanı
şimdi kalkmayı bilmeli Agop!
diyeti, parmak uçların da durmak olsa da yaşamın..
Ne çok susuyoruz
angaryasında ayrılıkların,
dudakları kamburlaşan kelimelerimiz var oysa
birbirine değdikçe, suskunlaşan
Kıyısız denizler serme düşlerime bu gece Agop
yadigardır hayat...
kirli bir gömlek gibi soyunamam
Günün ayazı indi şehre,
benimse düşlerim mürekkep kokuyor hala
beyaz yeleli atların koşuşturduğu
uzak bir iklim şimdi ellerin...
topukları kırılmış duruşumla,
ve toprağı eken köylü avuçlarıyla,
sana yirmilik sevinçler toplayamam...
şimdi limanlar,
bir şilebin geçerken bıraktığı zehirde
zencefil kokulu akşamüstleri gibi
miskin ve kararsız...
hayatın karşı yakasında,
yüzlere atılan derin bir çiziktir sadece 'gitmek'
bir akşam, belki bir aralık
kendi hayatlarımızdan öylece çıkıp gittik
Şimdi biz,
Yani sen yani ben..Biz Agop!
tozlu raflarda çürümeye terk edilmiş
hiçliğe fısıldanan birkaç kırık sözden ibaret...
Oysa hala tenleri alazlandıran dokunuşları var bu şehrin...
Belki bir gün Agop!
''denizden yeni çıkmış ağların kokusuyla'' sevişirim
Bir saatin sarkacı gibi
gidip gidip gelebilmeli belki
Kirpiğimizin ucunda birikse de hayat
İnadına yağmura koşabilmeli
Kederler boyanmadan renklenmez bilirsin...
Bir ressamın tuvaline sığınabilmektir belki de 'umut' dediğimiz
sen bana bakma Agop!
belki çok içtim
kim bilir Agop?
belki de sevdim... Kahraman Tazeoğlu
__________________ Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
|