Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Goa Basım Yayın
Basım Tarihi : 05 - 2010
ISBN : 978-605-4353-13-2
Sayfa Sayısı : 176
Aşk kadar kolay değildi hikâyemden çıkan hisler. Bir ileri, bir geri savurdu bedenimi yıllarca. Onsuz olmak, onunla olmaktan çok daha güzeldi. Ne de olsa aşk dediğin, şu yüklediğimiz anlamlardan ibaretti. Belki onu gerçekten tanımış olsam bu kadar sevemezdim. Pinokyo'mdu o benim. Görüntüsünü bulup, içerisine bir ruh yerleştirdiğim… Herkesten ve her şeyden en kolay kaçtığım yerimdi benim. Ne gereksiz hırslara, ne de anlamsız egolarıma karıştırdım onu. Olduğu gibi sevdim, olduğu kadar tattım. O beni sevdi mi diye çok fazla düşünmedim. Benim onu sevmemle, onun sevgisinin ne alakası olabilirdi?
O benim sonsuzluğum, ben ise onun için hiç bilemediği biri olmuştum. Sesimi duyuramadım, boğuldum. Sevgimi paylaşamadım, yoruldum. Aşkla beslenip, her seferinde ondan doğru doğdum. Aşkla büyüdüm ve sonunda yoğruldum. Eksileceğim korkusuyla adım atarken çoğaldım. Bu kadar sevebilmenin cesaretiyle ben “ben” oldum. Bir şey gördüm onun gözlerinde. Çok sıcak, tanıdık, aşktan ve varoluştan. Hiç inanmadım biteceğine. Bunu her nefeste dile getirmekten korkmadım. Benim aşkım o olduğu sürece değil, ben var olduğumca vardı… Anlamadı! Seni seviyorum demekle, yanında durmakla aşk olur sandı. Bana bir gün inanmadı, benim sevme tarzıma alışamadı.
----------
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Lamia Yayınları
Basım Tarihi : 02 - 2010
ISBN : 9789944948142
Sayfa Sayısı : 144
Güneydoğu'da yaşanan gerçek bir hayat hikâyesi… Köyün en güzel kızı Semira ile köyün yağız delikanlısı Hasan'ın destansı ve bir o kadar da trajik aşk yolculuğu.
Kader bu gençlere farklı bir alınyazısı sunmuştu.
Semira, ailesi tarafından hiç sevmediği köy ağasına ailesinin borçları karşılığında satılmak isteniyordu. Köy muhtarı olan babası, parayı kızının mutluluğuna tercih etmişti. Semira'nın çığlıkları, isyanları hapis olarak kaldığı dört duvar odasından öteye geçemiyordu.
Semira'nın tek suçu ‘sevmek'ti. Dinmek bilmeyen gözyaşları ile başlamıştı ve hiç bu kadar acımasız olmamıştı: aşk.
Bitmek bilmeyen ayrılık Türküleri…
Kan davaları…
Aşiretler arası ölümcül kavgalar…
Törenin ortaya çıkardığı yazgı; tüm ibretliğiyle akıcı bir üslupla okuyucuya ‘Semira' ile sunuluyor.