Cevap: Unutulmayacak adamın ardından geçen son günlerim ..
Ah be Zarıife... Aylarca bana y'yi sevdirene kadar, y'ye değer verip, x'i bulurdun. Hani hep derdim ya, kendi düşen ağlamaz. Düştün yuvarlandın, dizlerin uf olmuş Zarife...
Beni 3 tane küp şekere hapsetmişsin. Üzüldüm buna. Birisi kristalmiş kazıyamamışsın. At çaya bak nasıl eriyor. Ben senin, oturduğun koltuğa yaklaşamıyorum, sana o şekerleri anlattığım kafede.
Sen bize, zorla kaybettirdin Zarife. Bunu benden iyi biliyorsun. Aylarca zulmettiğin adama, bunca gözyaşı dökme Zarife ! Haramdır... Aşkın gözleri dolmaz Zarife. Aşk dolu gözlerle baktığındır, gözlerini doldurma el zoruyla...
Sen neyi yapmayı çok seviyorsun biliyor musun ? Acını kendi içinde katlayıp, yüklü hale getirip, dışa yansıtmayı bu acıyı. Ve hep şunu unutuyorsun. "Anıl da üzülecek..." Ben senin daha az üzülmen için hayatından çıkmayı dahi kabul etmişken tek celsede, sen o celse kalemiyle, birkaç celse oluşturmuşsun hala içinde bizi barındıran. Yapma bunu Zarife...
Hayat zor dimi Zarife. Sevdiğin adamı kaybettin. Ve bu acı seni eritiyor, dimi Zarife ? Peki sevdiğin adama ne kaybettirdin sen? Bunu hiç düşündün mü Zarife? Benim kaybettiklerimin bir önemi var mı senin gözünde Zarife? Hiç sanmıyorum...
Ama en zor olan ne biliyor musun Zarife? Senin bu yazdıklarını okuyupta, hüngür şakır gözyaşlarının arasından, hala ufacık bir pencere de, pencere buğusuna yazılmış ömrüm yazısını görmek. Ben sana ömrüm demiştim ulan. Keşke, sen; sen olsaydın...
Hoşçakal çok bilinmeyenli bir denklemin, irrasyonel sayısı. Hoşçakal başka bir hayatın ilkbaharı. Hoşçakal bir sonbahar da yere düşen son yaprak tanesi. Hoşçakal bitmemiş ömrün yalanı. Hoşçakal kırdığım son kalem, yırttığım son kağıt. Hoşçakal yarım kalan cümlem. Bıyıklı kahramanın, seni çok sevdi.
Lan ağzıma s*çtın yine ya ! |