Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Ebedi Bir Göz Yaşı Olmamak için
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bize bir bardak su verene..yol verene , bir hediye sunana , sağlığımıza şifa olsun diye ilaç sunana , gözyaşımızı silene derdimizi dinleyene , güzel dileklerde bulunana , el uzatana kısacası ufacıkta olsun birşey verene her zaman bir Teşekkür ederiz değil mi..? Peki o zaman ; başlayalım bi baştan teşekkürlük sahip olduklarımıza ; Başta hayatta oluşumuz..sağlığımız...ailemizz..hayatta olan anne ve babamız..sık sık kavga etsekte abimiz küçük kardeşimiz..kıyafetlerini gizli saklı giydiğimiz görünce bize kızan ama her derdimizde yanımızda olan ablamız...yorgun argın geldiğimizde kapısını açtıgımız an dinlendiğimiz evimiz...en vazgecılmez nimet suyumuz..soframızı vemidemizi şenlendiren yiyeceklerimiz..kışın ayazında dışardaki kuşları bile titreten o soğukta bizi ısıtan dogal gazımız , sobamız , kaloriferimiz .. İstediğimiz yere bizi götüren ayaklarımız , Yaradanın eserlerini hayranlıkla izleyebileceğimiz gözlerimiz , kuşların yagmurun melodisini ..gürültünün rahatsz edici sesini duyabildiğimiz kulaklarımız...yazabılen tutabılen ellerimiz...içinde sonsuz sevgiler barındırabildiğimiz KaLBimiz.. Sahip olduğumuz işimiz..Sıkıntısını çektğimiz dertlerden kurtuluşumuz ,agrıdan sızıdan ırak oluşumuz, cevremızde kucuk cocukların essız bebeklerın gulucuklerını tadısımız... en özel en güzel çiçeklerin kokusunu içine çekebilişimiz..en lezzetli yiyecekleri tadabilişimiz... istediğimiz kıyafeti alıp istediğimiz yerde vakit geçirişimiz... başkaları savaş ortasında..kan revan içindeyken huzurla ailemizle televizyon karsısında pembe dizileri seyredisimiz... Müslüman doğuşumuz..En Sevgilinin sas ümmeti oluşumuz...duayı yüreğimizden geçirişimiz..namazla orucla ramazanla hacla en guzel en essiz makamlara gidip gelişimiz... ve de daha fazlası için bir ŞÜKÜR..bir TEŞEKKÜR sunmak için geç kalmadık mı gene.. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ( yok ) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bediüzzaman, Barla Çam dağında talebelerinden Hüseyin ile birlikte mütevazi bir kahvaltı sofrasına oturur. Hüseyin ekmeği alıp tam ortasından ikiye bölmeye çalışır. Fakat bu mümkün olmaz. Büyük parçayı; “Buyurun Üstad’ım.” diyerek Bediüzzaman’a uzatır. Bediüzzaman ekmeği alırken, dikkatli bir şekilde Hüseyin’e bakar. Hüseyin bu bakıştan endişe duyar ve; “Bir şey mi oldu Üstadım?” diye sorar. Bunun üzerine Üstad Bediüzzaman; “Bak kardeşim! Birisi seninle bir dilim ekmek veya bir elma bölüşürse, yarıdan fazlasını da kendine alırsa, o kişiyle sakın arkadaşlık yapma.” der. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Dua listesi – Üstad’ım, bize dua eder misiniz, dedi. Uzak bir yoldan gelmişti. Eserlerini okuduğu Bediüzzaman’ı görmek, hayır duasını almak istemişti. – İnşaallah kardeşim, dedi Bediüzzaman: – Dua ibadetin özüdür. Kulun Rabbine en yakın olduğu andır. – Adın neydi, diye sordu. – İbrahim, diye karşılık verdi misafiri. Bediüzzaman, uzunca bir liste çıkardı ve sonuna İbrahim’in de adını ilave etti. Listede yüzlerce isim vardı. – Üstad’ım, merak ettim. Bu liste nedir, dedi. Bediüzzaman, listeyi başucuna koydu ve şöyle cevapladı: – Nasıl ki bir yere mektup attığında, zarfın üzerine adresi yazarsan, gideceği yere doğru gider ve istenilen yere çabuk ulaşır. Aynı şekilde, dua edeceğin kimseyi de ismiyle anarsan aynı şekilde Cenab-ı Hakkın dergâhına öyle ulaşır. İbrahim, başını salladı: – Tamam Üstad’ım, dedi. Bediüzzaman devamla şu dersi verdi misafirine: – Hem gıyâbî yapılan dua daha makbuldür. Çünkü ben senin ağzınla günah işlemedim, sen de benim ağzımla işlemedin. Cenab-ı Allah bir mü’minin diğer mü’min kardeşi için yaptığı duayı kabul eder. Dua bir iksirdir, toprağı gümüş yapar, gümüşü de altın yapar. Ömer Faruk Paksu'nun yazısı: (Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler kitabından) Kardeşin kârlı çıktı Vaktiyle iki kardeş ve bunların hizmetine muhtaç (yaşlı bir anneleri) vardı. Her gece biri, sıra ile hizmetini görür, biri ona hizmet ederken, diğeri ibâdet yapardı. Bir gece, ibâdet eden kardeş, ibâdetten çok zevk alıp, ricâ etti kardeşine: Bu gece de annemin hizmetine sen bakar mısın? Tabii, hayhay! Kardeşi annesinin hizmetini görürken, o, bütün gece ibâdet etti. Sabaha doğru uyuyup, rüyâsında şöyle denildi kendisine: Ey filân! Kardeşin bu işte (kârlı) çıktı ve bütün günahları bağışlandı. Sen de, (kardeşinin hürmetine) affedildin. Çocuk sordu merakla: Hikmeti ne acaba? Denildi ki: Allahü teâlânın, sizin ibâdetinize ihtiyâcı yok. Ama anneniz, sizin hizmetinize muhtaç. Ona hizmet, nafile ibâdetten kat kat daha sevaptır. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
- Yahu hanım, şu bizim komşu çarıkçı Mehmet Ağa'nın adı neydi ? - Aman efendi, kendi ağzınla Mehmet Ağa diyorsun ya! -Canım karıştırdım, ne iş yaptığını soracaktım. - Efendi! Garipleştin gene, çarıkçı demedin mi ? - Hay ALLAH! Nerede oturduğunu soracaktım. - Efendi, sen adamı deli edersin, komşumuz dedin ya !? - Of be! Kadın dırdırı dedikleri şey buymuş meğer, seninle de bir çift lâf edilmez ki! | Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Sonbaharı yaşamayan; ilkbaharın kıymetini nerden bilecek.. Yeter ki gönüller sonbaharı yaşamasın.. hep umuda açsın tüm kalpler.. Sonbaharı değil.. Sonsuz baharı yaşamaktır tek dileğimiz... Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis. Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis. Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis kocasina ' Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti acaba ?' 'Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim' diye cevap vermis kocasi. Hayatta da boyle degil midir ? Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargilamaya davranmadan once zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olani gormeye hazir olup olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir .. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Günlerden bir gün, bir delikanlı yolda yürürken, karşısına iki dagin arasinda asma bir köprü çikar. Köprüye gelen genç köprünün sallanması hoşuna gittigi için Türkü söyleye söyleye köprüyü geçer. Arkasından da eli bastonlu bir ihtiyar gelir. Köprüye gelince, köprünün sallanmasindan dolayi ihtiyar: 'Aman Ya RABBİ, sen bilirsin, şu köprüyü sağ selamet geçeyim. Yardımını esirgeme' diye dua etmeye başlar. Ama tam köprünün ortasındayken. Köprünün ipleri kopar ve adam aşağıda akmakta olan ırmaga düşerek ölür. Hem gencin, hem de ihtiyarın başından geçenlere şahit olan bir ehl-i Hak Allah'a niyaz eder. Der ki: 'Ya RABBİ hikmetinden sual olunmaz. Ama önden giden genç pek kabadayı bir şekilde geçti. Türkü söyleye söyleye. Arkadan gelen ise seni çok andı, zikretti. Birinciyi düşürmedin de ikinciyi düşürdün. Neden?' diye sorar. Bir nida gelir: 'Önde giden genç, köprüye gelene kadar beni hiç unutmadı. Hep beni andı. Ben de onu köprüde unutmadım. Arkadan gelen ise köprüye gelene kadar beni unuttu, hatırlamadi. Ben de onu köprüde hatırlamadım'... Bu menkıbe, gerçek midir, gerçekleş midir bilmiyorum. Ama bize verdigi bir mesaj var. Yüce ALLAH kitabinda 'beni anın ben de sizi anayım' buyuruyor. İş onu köprüye gelmeden anmakta. Köprüye geldikten sonra anmak işe yaramayabilir. Yani başımız derde düşmeden ALLAH'ı anmalıyız, hatırlamalıyız kı, başımız derde düştüğünde de ondan yardım isteyecek yüzümüz olsun! [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] *Haşir İnsan unutandır, alışandır. Hep aynı nefesleri alacağımızı sanırken birden duruverir kalbimiz. Sonsuz sanırız dünyayı. İşlerimiz bitmez biliriz. ...Yanılırız. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Her yanılgıya düştüğümüzde, dünyayı bitmez sandığımızda… ezanlar yayılır, dağılır göklere. Kendimizi kendimize, dünyaya kaptırdığımızda Allahu Ekber… Allahu Ekber ile irkiliriz. İrkilmiyorsak o zaman ezandan daha büyük (sandığımız) düşünceler sarmıştır bizi. Gazetelerin başlıklarında, haberlerin kesretinde, derdi-i maişet çemberinde "bir şeyler" yaptığımız aldatmacasıyla gider geliriz. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sabah ezanları karanlık yönlerimizin üstüne bir ışık gibi düşer. Pencerelerin, perdelerin ürperdiğini "gözlerimizle" görürüz. Sokaklar uykudadır henüz. Minareler birer birer uyanır ve uyandırır gecelerin bütün mahmurluğunu, gafletini, ülfetini...Sabahın lezzetini ilkin kulaklarımızla tadarız. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ...Ve her ezan bir sûrdur. Her sabah bir haşir. ...Uyanırız. Gecenin içinden güneşi çıkarıp gönderen âlemlerin Rabbine secdeler boyu şükürler olsun. Ne güneşe sözümüz geçer ne geceye… Uykumuz bitmese… Kim uyandırır bizi O uyandırmasa! [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kocaman yanılgılarımızla karşı karşıya geldiğimiz demler olur.Adımı(mı)zı nereye koyacağımızı şaşırdığımız…Ne gam! "Geceler" biter. Geceye sözü geçen Bir'i vardır. Geceler kararıp kalmaz. Karalar içinde kalmayacağımızı daha ezan başlarken biliriz: Allahu Ekber… Allahu Ekber… [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Daralınca, şaşırınca, sevinince… ihtiyari/gayr-ı ihtiyari dilimizden dökülür ya Allahu Ekber. Ne rahatlarız o an! (aşkınız kim düşünün bakalım??) Bir Büyük… Devamlı Büyük… Sonsuz Büyük… Büyükler Büyüğü var ya…Ne gam! [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sabah ezanları hem bir ayrılığı anlatır hem bir ışığa koşuşu muştular. Kulaklara ilk dökülen huşu, huzur, odur. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Geceden büyüktür Allah. Gündüzden büyüktür. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Dertlerin geceyi sende geçirmişse... Ahlarını dizginleyememişsen... Gözlerin hep pencerelerde, kapılarda bir dost beklemişse... Ağlama! Her şeyden Büyük: "Ben hep yanındayım."diyor. Duyuyor musun? Acılarını O anlar. Pencerelerden odana Allahu Ekber sesleri dolar.İçine sonsuz müjdeler…Açlığını,açıklığını "açık et" yeter ki… Geceyi dürüp büküp bir tarafa atan, yerine gündüzü seren, senin derdi/ne de çaredir. Doktor O, ilaç O... ***** [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] *Teneffüs [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Her ezan bir sûrdur. Yeni bir uyanıştır her ezan. Dalıp gittiğimizde. Endişelerimizin ağında çırpınırken... Günü yaraladığımızda/yarıladığımızda bu sefer yeni bir ezan, yeni bir sûr: Allahu Ekber… Allahu Ekber… Gündüzün ortasında... İşimiz bizi sarıp sarmaladığında...Yağmaladığında... Kalabalıkların çılgınlığında... anlarız yolculuğumuzu. İşi gücü bir vakitçiğine bırakmalıyız. Gündüze çoktan alıştık ya... Dalıp gitme der bu öğle ezanı (da) dalıp gitme! Yorgunluğunu bırak bir seccadeye. "Uyanık gördüğün rüyalar" değil mi bu alıp vermeler? Gidip gelmeler? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Nereye gidersen git... Nereden gelirsen gel... Şimdi bu yeni ezanın davetinde kendine bir daha gel! Hesaba çek kendini. "Kendin diye biri" var ve bunu bil! Kendini unutma çarşıların, meşguliyetlerin kalabalığında! Çarşı senin "için"/de. "Namaz aynası"nda kendine b/akacaksın yine ve yeni bir zamanda. Sabah bir uyanıştı, bir sûrdu; bu da öyle. ***** [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] *Hazan [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gaflete düşer düşmez bir ezan daha düşüyor semâlara. Gün dönüyor gayrı. S/arı bir vedâya doğru yol alıyor, dünya. Vedâyı hatırlatıyor bu ikindi iyice.(Ah bu gün sonbaharı ikindiler!) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Vakitlerin haritasını ezanlar çizer. Bunu daha iyi anlamaya başlarız. İkindi ezanlarında sonbahar kokusu olur. Ayrılık yani. Buruktur bu yüzden. Heyecanlar biraz daha gevşer. Dünya işlerinin bitmeyeceğini iyice anlarız da… Yenilip yenilip güreşe doymayan pehlivanlar gibi yarınki hayallerle beraber kilitleriz kasalarımızı. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ezanlar da olmasa dümdüz bir yolda ışıksız, çizgisiz gibiyizdir. Çöldeyizdir. Ne arzularımıza yeteriz, ne acılarımızı dindiririz. Ebedi bir gözyaşı olur bakışlarımız. ***** [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] *Göç Zamanı [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gün biter. Şaşkın şaşkın, ufuklarda kaybolan güneşin izini ararız. Güneş gibi batacağımızı düşünüp… Gece gibi gündüz de çıkıp gitti elimizden! Bir parça gündüz bile saklayamadık geceye. Geriye ancak secdelerimiz kalır. Nice emellerimiz yorgun savaşçılar gibi düşüp kaldılar bir yerlerde. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bir kıyamet sûru gibidir akşam ezanları. Korkularımızı örter gece. Camilerde esrarlı ışıklar... Şerefeler geceyi selamlar. ***** [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] *Lâ uhibbul âfilîn [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gecenin sûru yatsı ezanları işlerin iyice sırtımızdan düştüğünde daha bir "dokunur."Gece gün tezgahında dokunduğumuzu da gecelerin koynuna düşerken mi daha iyi anlarız? Her ezan bir uyanıştır. Dünya her vakit uyanıktır. Ezan sesidir duyduğumuz her dem. Zamanlar birbirine devrolurken budur zaten olanlar. Onun mülkünde onun bestesinden gayrı ne olabilir ki…Cehaletin kulağı sağır olur.Ezanı kulağı, ezandan sızanı da ruhu duymaz. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sûrdur, huzurdur, nurdur bütün ezanlar. Perişanlığımızı ezanların aynasında görüp başıboşluklarımızı düğmeleyeceğimiz anları duyurur."Rahat!"ı ve "Hazır ol!u iç içe namaz zamanlarını…"Kulağı olmak" yetmiyor elbet! Hasılı kulak kesilmek gerekiyor. Kul/ak gerekiyor. C/an kulağı...Canan kulağı... Zaten duymak istediğini duyarmış kulak. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Namazı müteakip!" kaydıyla kavilleşmelerin ayrı bir huzuru vardı. Birçok şeyle beraber, vatanda emn-ü eman içinde yaşadığımız hissi veren o muhteşem terkip hayatımızdan çekilmeye başladı. Namaza yakınlığıyla, ıraklığıyla belirlenmediği için manasızlaşan vakitlerde gelen çay davetleri tıkız, sohbetler kılçıklı… Ezan sesinin girmediği loş mekanlarda, gıybetin kokusu sinsice giriyor yenimizden, yakamızdan. Heraklit diyalektiğinin, o zamane yalakalığına teşne kurgusu, modern modunda yanıbaşımızda akan namaz ırmağından bizi sıyırıp alıyor; "değişim tanrıları" kuşatıyor sözlerimizi. "Ben olmak" vakt içre özge bir vakte sahip olmaktır; onun biricik yolu da, zamanı aşma imkanı veren namazdır. "Huzurdayım" şuuruyla varılan secde; zamanın akışını değiştirmenin ezeli ve tek diyalektiğidir; geçmişin muhasebesi, geleceğin istikametini tayin fırsatıdır. "Devran havadisi" ilk tekbirle beraber sükûta erer, göğe doğru akan ırmak çağıldamaya başlar; "varoluş" işte bu, "ben olmak" işte bu, "olmak" işte bu. Namazsızlık, sele kapılan zavallı koyun ölüleri gibi, zamanın çılgınca akan ırmağında sürüklenmektir… Saatin sarkacı salınsa da ölmüşe kâr etmez… Yüreğini saniyelere bağlayarak yavuklunun yolunu bekleyen genç, randevuyu kaçırmamak için duvardaki saatin karşısında mıhlanan işadamı, dünyayı yönetmek gafletine dalan büyük siyasetçi; "namazı müteakip" gibi iki dünyayı kucaklayan bir zaman ölçüsünden haberdar mısın? Değilsen; yolun ya harama uğrar, ya yolsuzluğa. Dünya hayatı, vuslat ile ayrılık arasında geçen vakit aralarını doldurmaktır. "Dakik olmak!" incelikleri fark etmek demektir. Şimdilerde, pek çoğu "öyle de olur, böyle de olur" sadedindeki işlere saatinde katılmak gibi mekanik ve sıradan bir anlama bürünmüştür. Hayatı kadranda seyretmeye alışan, eni sonu zamaneye tabi olur… Canı tamuya direk olası Albız da, seccadeyi altımızdan kaydırmak için yoğun mesaidedir; bizi yârin mahallinden uzaklaştırmak için her dem başka bir bahane üretmededir. Namazla yükseğe, en yükseğe çıkarak incelen ve dünyaya dönen kişidir dakik olan… Varlık karşısındaki dikkat, mirac yolcusunu alçaktan akan suyu yükseğe dökmek hünerine er geç vardıracaktır. Yaşamak, "namazı müteakip" yaşamaktır; bakîsi hüsran
Konu Lady tarafından (16 Nisan 2010 Saat 11:26 ) değiştirilmiştir.
|