Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Şubat 2010, 18:30   #1
Çevrimdışı
Süslü
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mimar Sinan'ın İmkansız Dedirten Mucizesi




Mimar Sinan'in Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için
13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden
farklı beşinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir.

Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini
görmemeleri ise büyük bir dehanın ürünüdür.

Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.

Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce
monte edebilecek bir dehadır.

Almanların dehası ise o çirkin aaaal yığınına Selimiye'den fazla
turist çekebilmelerindedir..


*******************************************

Bir gün Selimiye Camii'ne girenler kubbenin altında bir Japon'un
ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler

Tabii hemen Japon'u "Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim
inançlarımıza göre saygısızlıktır.

Lütfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmışlar.
Ancak Japon trans vaziyetteymiş

gözlerini kubbeden ayırmadan şöyle sayıklıyormuş: "Bu imkansız. Ben
yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz.

Hayal görüyorum. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve
matematik kurallarına aykırı.

Bu imkansız orada hiçbir şey yok orada hiçbir şey yok..."

Selimiye Camii'sinin zemini gevşek toprakmış. Bu nedenle minarelerinin
yakın zamanda yıkılacağı farkedilmiş.

Uluslararası bir grup bilimadamı toplanmış. Nasıl kurtarırız bu tarihi
minareleri diye kafa kafaya vermişler.

Sonuçta en son teknoloji olan kelepçelerle minarelerin
temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.

Minarelerin temellerini açınca koymayı düşündükleri kelepçelerin
aynısıyla karşılaşmışlar.

Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce aynı şeyi düşünmüş meğerse....?

1950-60 arası bir tarihte inşaat mühendisi mimar ve jeofizikçilerden
oluşan bir Japon heyeti Turkiye'ye gelmiş.

Heyet İmar ve İskan Bakanlığı'ndan izin alarak ülkemizdeki tarihi
yapıları incelemeye başlamış.

Ayasofya'yı Yerebatan Sarnıcını filan gezdikten sonra sıra Sinan' ın
kalfalık eseri Süleymaniye Camiisi'yle Sinan'ın öğrencisi Mimar Davut
Ağa'nın eseri Sultanahmet Camiisi'ne gelmiş.

Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar.

Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş. Çünkü Japonlar daha
ilk incelemede camiilerin gevşek bir zemin üzerine inşa edildiğini
anlamışlar.

Ama bunca yıl bu camiilerde bir çatlak dahi olmamasına akıl sır erdirememişler.

Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip bu iki
camii üzerine yoğunlaşmışlar.

Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki
caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan
kurtulabildiği
ortaya çıkmış. Minareleri incelediklerinde ise dumurları ikiye katlanmış.

Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine
oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler.

Daha derin araştırma yapmak için Edirne'ye Sinan'ın ustalık eseri
Selimiye Camisi'ne gitmişler.
Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice dumur olmuşlar.

Selimiye'nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler.

Japonya'ya döndüklerinde ise Sinan'ın sırlarını uygulamaya sokarak
şehirlerini Sinan'ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler
dikmişler.

Yani şu an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullandıkları çoğu sistem
yuzyıllar önce Sinan'ın geliştirdiği mekanizmalarmış.

Tac Mahalin mimari mehmet efendi mimar sinan'ın öğrencisidir.



[ALINTIDIR]

__________________
Rakı geçmişe, bira şimdiye, şarap geleceğe içilir..
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver