16 Şubat 2006, 15:55
|
#2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
At nalı At nalı kıskacında dünyanın
bir iklim yaşattığım
büyüttüğüm gonca güller doya doya sevda kokar bendedir ayrılık rüzgarları dedim ya
sen orada ben burada sadece meleklerini tanıdık
masumluğuyla sevgimizin .............. Ay ışığı Ay ışığı hem sevindim hem üzüldüm
demek ki gelenler varken gidenler de var düşleri yıldız çalanlar
geceleri hüzün tutmuş ay ışığı
merhaba ya da hoşcakal demek var
nasıl desem şimdi ay gün eşim olurdu akşamlarda
kızlar koşuşurdu evlerine
ikindi karayı selamlar çoktan geçti tren hey çocuklar
çocuklar bakmayın onlara çelik çomak bilmezler
al satarım bal satarım
ama he man uykuları alacak Ben tüm servetini Düşkünler yurdunda satarım
Ama bir Ebuzer olamadım
Görmedim gençliğimin Yusuf’unda Züheyla’ yı ........ Ayrılmak Ayrılmak hiç birleşmemek üzere
Doğru kalmak namuslu
Sonra kirlenmez ruhumuz ve bedenimiz Gizli kaçamak buluşmalarda ...........
Bak Bak
Ben bir zamanlar bir kız sevdim
Adıyaman da
Adıyaman bir kız sevdim
Nemrut dağında eski bir resimdir şimdi yaşam yeni bir iklim gözlerinde durulur acı çekmiş anaların ağıtları Erzurum’da bir yaşlı dedenin
Oğul diyen nasihatleri vardır ne feda ol ne fedai unut gitsin tutulmamış sözleri unut gitsin seni kağnı arabalarında bıraktım ben Mardin’de Deyr'ul umur kilisesinde kuytu bir köşede sakladım hazinelerimi
eski zaman sevdalarını hiç unutmadım bazen sevdiler sevmedim,
bazen sevdim sevmediler
hey gidi hey! eski bir paydır yaşam
Muğla’da Bafa gölüdür kutsallarım ne girilir,ne yüzülür kayıklara kalır sevdalar deniz, deniz bir tutkudur
göller tutamaz beni
ben bir zamanlar bir korsandım gemileri batıran toplarım vardı benim için bir kraliçe kendini öldürdü
sonu faili meçhul!!!!! |
| |